sap
güneşşapkası (bitki)
24-03-2023
güneşşapkası, Bileşikgiller ailesinden çokyıllık otsu bitki cinsi (Bil. a. Rudbechia). Anayurdu Kuzey Am erika olan, 30`u aşkın türü bulunan güneşşapkası cinsi üyeleri, morumsu kahverengi, çevreleri sarı dilli gösterişli çiçekleri için bahçelerde yaygın biçimde yetiştirilirler.
hesap ()
24-03-2023
hesap, Matematiğin dallarından biri. Hesap, uzunlukları, alanları
ve hacimleri bulma, fonksiyon denilen değişken niceliklerin
değişme oranını inceleme amacıyla kullanılır.
İki alt dala ayrılır. Bunlardan integral hesapta, uzunlukları,
alanları ve hacimleri ölçmek için bir fonksiyonun
integrali kullanılırken, diferansiyel hesapta, değişme
oranlarını incelemek için bir fonksiyonun türevinden
yararlanılır. (Bk. HESAP, DİFERANSİYEL; İNTEGRAL
HESAP.) Bir uydunun zamanın bir fonksiyonu olan hızı
ya da bir şirketin satışın bir fonksiyonu olan kârı gibi değişken
niceliklerle uğraşan bütün fiziksel ya da toplumsal
bilimlerde, gerek diferansiyel hesap, gerek integral
hesap temel önem taşır; bu tür niceliklerle ilgili sorunlar,
çoğunlukla, alanların ya da değişme oranlarının bulunması
biçiminde gösterilebilir.
Günümüzden 4 000 yılı aşkın süre önce Babilliler
alanları ve hacimleri araştırmışlar, 2 000 yılı aşkın süre
.önce de eski Yunanistan`da Arkhimedes ve Apollonios,
birçok eğri şeklin alanını ve tanjantını (teğetİiğini) bulmuşlardır.
1637`de Fransız matematikçisi Rene Descartes,
Ortaçağ İslâm uygarlığından miras alınan cebir
ile eski Yunanlıların geometrisini birleştirerek, cebir ve
koordinat sistemleri yardımıyla geometri sorunlarını
çözme yöntemi olan çözümleyici (analitik) geometriyi
kurmuştur. İngiliz bilim adamı Sir İsaac Newton, 1665-
66`da, henüz öğrenciyken, hesabın temel kuramını bularak
(bu kuram, eğrilerin altındaki alanın bulunması ile
eğrilerin tanjantlarının bulunması arasında yakın bağlantı
olduğunu gösterir), alanlarla ve tanjantlarla
ilgili birçok sorunu çözmede bu kuramdan ve gene
kendisinin bulduğu ikiterimli kuramdan yararlanan
genel bir yöntem geliştirmiş, bu buluşlarla, hesap doğmuştur.
Alman matematikçisi Gottfried Leibniz`in, on yıl sonra
bağımsız olarak aynı buluşları yapmasını izleyen 125
yılda, matematikçiler, hesap kuramını, birçok değişkene
bağlı nicelikleri ele alacak biçimde genişletmişlerdir.
Atılan önemli adımlardan biri, İsviçreli matematikçi Leonhard
Euler`in, birkaç değişkene aitfonksiyonların kısmi
türevlerini 1734`te kullanıma sokmasıdır. Euler ile İsviçreli
Jacques, Johann ve Daniel Bernoulli ile Fransız
Pıerre Laplace, vb. matematikçiler, hesabı mekanik
alanındaki ve olasılık alanındaki problemlere uygulamışlar
ve XIX. yy`ın başında Fransız matematikçisi
A.L.Cauchy`nin hesabı mantıksal olarak sağlam temellere
oturtmasıyla, hesap, gerçek ve karmaşık değişkenlere
ilişkin genel kuramın bir parçası haline gelmiştir.
Günümüzde çok hızlı bilgisayarların geliştirilmesi,
bilim adamlarına karmaşık hesaplamalar yapma olanağı
sağlamaktadır; bunun sonucu olarak, önceleri hesabın
kuramsal yanına yöneltilmiş olan dikkatler, günümüzde
bir ölçüde de sayısal ve hesaplamayla ilgili yana
yöneltilmeye başlanmıştır. Dolayısıyla hesap, bilim
adamı, matematikçi ve mühendis olmak isteyenlerin ilk
öğrenmeleri gereken ileri matematik kuramı olarak yerini
koruyacaktır.
diferansiyel hesap ()
24-03-2023
diferansiyel hesap, Hesabın iki alt dalından biri (öbürü için Bk. İNTEGRAL
HESAP). Diferansiyel hesap, gerçek değişkenlere ait
fonksiyonların türevlerini inceler. Türev kavramı, bir
fonksiyonun kısa aralıklarda ortalama değişmesi kavramının
bir uzantısıdır. Diferansiyel hesabın ana aracı türevdir.
Bu yolla, matematikçiler eğrilerin ve yüzeylerin
özelliklerini araştırabilirler; zamana oranla hız ya da sıcaklık gibi niceliklerin, eldeki miktarlara oranla fiyatların,
uzay araçlarının uçuş yollarının, vb. değişme oranlarını
bulabilirler; belirli bir dönem içinde bu niceliklerin
kazanacağı üst (maksimum) ve alt (minimum) değerleri
kestirebilirler.
Fonksiyon kavramı, ilk olarak XVIII. yy. ortalarında
Fransız matematikçisi Jean Le Rond d`Alembert tarafından
açık seçik biçimde tanımlanmıştır; bu tanıma göre
fonksiyon, bağımsız bir değişkenin her değerine, bağımlı
bir değişkenin ilişkili bir değerini veren bir kuraldır.
Sözgelimi, y = 3x2 - 5x fonksiyonunda x bağımsız,
j/yse bağımlı değişkenlerdir; x2 = 7`se, y = 3.12 - 5.1 =
- 2 olur, vb. Bu ilişkide, /nin x/e bağımlı olduğunu vurgulamak
için, fonksiyon y = f(x) olarak yazılır ve `y,
x`in fonksiyonuna eşittir` diye okunur; burada f, fonksiyonu
tanımlayan kuralı belirtir. Diferansiyel hesap, bu
tür basit fonksiyonların yanı sıra, oranlı fonksiyonları
(çokterimlilerin bölümleri), trigonometri fonksiyonları
ve logaritma fonksiyonları (ya da üstlü fonksiyonlar) gibi
başka fonksiyon tiplerini de inceler.
Diferansiyel hesabı, gene fonksiyonların incelenmesiyle
uğraşan başka matematik dallarından ayıran şey,
fonksiyonlarla ilgili sonuçlar çıkarmak için fonksiyonların
mutlak değişmesinden daha önemli olan değişme
oranları üstünde yoğunlaşmasıdır. Sözgelimi, 1 yıllık
dönemde 1 000 000 TL`lık gelir artışı, 5 yıllık birdönemdeki
1 000 000 TL`lık gelir artışından elbette çok farklıdır.
Gelişmesi. Değişim oranlarının incelenmesi, Eskiçağ`da
başladı. Eskiçağ astronomları, bir gezegenin konumunun
değişme oranıyla ilgilenmekle kalmayıp, o oranın
değişme oranıyla da ilgilendiler. Yani, bir fonksiyonun
yalnızca türevinin önemini değil, ikinci türevinin önemini
de kavradılar. Ama diferansiyel hesap yöntemleriyle
uygulamada özdeş olan yöntemler, ancak XVII.
yy`da, Avrupalı matematikçilerin İslâm dünyasında doğan
cebiri öğrenmelerinden sonra bulundu. Önemli
öncülerden biri olan Fransız matematikçisi Pierre de
Fermat, uzunluğu a olan bir doğru parçasını, x.(a - x)
çarpımı elden geldiğince büyük olacak biçimde xve a -
x olarak ikiye bölme problemini, yani f(x) = x.(a - x)
fonksiyonunun üst değerini bulma problemini, anlatıldığı
gibi çözdü.
Fermat, bir fonksiyonun maksimumu yakınında,
fonksiyonun değerlerinin, bağımsız x değişkenindeki
değişmeye göre çok az değiştiğini anlamıştı. Başka bir
deyişle xistenilen uzunluksa ve eçok küçük birsayıysa,
(x + e).[a ~(x + e)]değer olarak x .(a -x /e çok yakındır;
bu nedenle Fermat, yaklaşık eşitliği, (x + e).(a - [x + e])
~ x.(a-x) olarak yazdı. Her iki yanı genişletip sadeleştirerek
ea - 2xe - e = 0 yaklaşık eşitliğini elde etti; sonra
da her iki yanı e`ye bölerek a- 2x- e;^= 0 yaklaşık sonucuna
ulaştı. Elbette, buraya kadar olan her şey ancak
yaklaşık olarak doğruydu; ama sonra Fermat, a-2x = 0,
yani x = a/2 eşitliğini elde etmek için e = 0 değerini
koydu. Bunun ortaya koyduğuna göre, bir doğrunun
parçalarının çarpımı, verilen doğrunun uzunluğu ikiye
bölündüğü zaman en büyük olacaktır.
Ama birbirlerinden bağımsız olarak hesabı bulanlar.
İsaac Newton ve Gottfried Leibniz`dir. Leibniz hesabı
anlatan ilk kitabı yayınlamıştır (1684); bu matematik dalına
`hesap` adını veren ve simgelerinin çoğunu geliştiren
de odur. Ama gerçekte, hesabı ilk önce Newton
bulmuştur (1665).
Temel kavramlar. Diferansiyel hesabın temel düşüncesi,
yere düşmekte olan bir nesnenin 5 saniyelik düşme
sonundaki hızının bulunması gibi bir problemin çözümünde
ortaya çıkar. Galilei`nin XVII. yy. başında bulduğuna göre, dünyaya düşmekte olan bir cisim (hava
direnci sayılmazsa) f saniyenin sonunda s = 1/2gt2 kadar
bir mesafeyi düşmüş olacaktır; burada g, yerçekiminden
ileri gelen ivmedir (9,8 m/sn/sn). Dolayısıyla, s
değeri t nin bir fonksiyonudur ve s(t) = 1/2gf olarak ifade
edilir. Bu nedenle, s(1) = (9,8)(12) = 4,9 m ve s(5) =
122,5 m `dir.
Diferansiyel hesabın ele alacağı sorun, 5 saniye sonunda
cismin hangi hızla düşmekte olduğudur. Yani, t
= 5 olduğunda s(t) mesafe fonksiyonunun anlık değişme
oranı nedir? 5. saniyede başlayan ya da biten kısa
zaman aralıklarında ortalama hızın, 5 saniye süredeki
anlık hıza yakın olacağı düşünülmektedir. Zaman artışları
denilen kısa zaman aralıkları, A t = t- 5 olarak simgelenir;
burada t , 5 saniyeye yakın bir süredir. Böyle
her süre, A s = s(t) - 5(5) mesafe artışını belirler; bu, t
5`ten büyükse, 5`ten t`ye kadarolan sürede cismin düştüğü
mesafedir; 15`ten küçükse, o zaman s(t) , cismin
fden 5`e kadar olan sürede düştüğü mesafenin eksisidir.
Her iki durumda da A f aralığında ortalama hız şöyle
gösterilir:
Bu, `s(X)fonksiyonunun tye göre türevi` diye adlandırılır
ve diferansiyel hesapta en önemli düşüncedir.
Çok çeşitli yorumları vardır; dolayısıyla, birçok alanda
uygulanabilir.
Analitik geometrinin kullanılması. Türevin başka bir yorumunu
anlamak için, XVII. yy`da geliştirilen başka bir
matematik dalına daha değinmek gerekir; bu dal, analitik
(çözümleyici) geometridir. Analitik geometrinin
önemi, matematikçinin cebirsel bir denklemi geometri açısından yorumlamasına ve geometrik eğrileri cebir
açısından irdelemesine olanak sağlamasıdır. Analitik
geometrinin diferansiyel hesap için taşıdığı yarar, aşağıdaki
örnekle ortaya konulabilir.
Şekil 2`de, `A`ekseni` ve ` Vekseni` denilen birbirine
dik iki doğru, sayılarla bölümlenmiştir. Herhangi bir sıralı
sayı çifti (x/y), bu şekilde tanımlanan düzlemde bir
tek noktaya denk düşer. Şekildeki (x,y) noktası, X eksenine
x sayısından bir dikme çizilerek ve y sayısı için Y
ekseninde aynı işlem yapılarak, sonra sayıların kesiştiği
yer işaretlenerek bulunur. Şekil 2`de koordinatları (2,3),
(-1,2), (-3,-2) ve (2,-3) olan noktalar, sırasıyla P, Q, R ve
5 olarak işaretlenmiştir.
Bu, f(x) = 3x2 - 5x eğrisinin teğetinin eğimi olacaktır.
Bir /`fonksiyonunun anoktasındaki türevinin, geometrik
olarak, [a,f(a)] noktasında f nin grafiğine teğet olan doğrunun
eğimi biçiminde yorumlanabileceğini bu örnek
ortaya koymaktadır.
öbür gelişmeler. Bütün fonksiyonların bütün noktalarda
türevi yoktur; ama.türevleri olan önemli fonksiyonlar
o kadar çoktur ki, türev kavramı bütün bilimlerde temeldir.
Diferansiyel hesabın bulunmasıyla, birçok
önemli fonksiyonun türevlerine ilişkin formüller geliştirilmiştir.
Hem Newton, hem de Leibniz, yüksek türevleri
kullanmışlardır. Fransız matematikçisi A.L.Cauchy`yse,
XIX. yy`da, türevin sağlam bir tanımını yapmak
için, fark bölümünün limiti düşüncesinden yararlanmıştır.
O zamana kadar, birkaç değişkenli fonksiyonların
kısmi türevleri de incelenmiş ve böylece, diferansiyel
hesap yalnızca eğrilere değil, yüzeylere de uygulanmıştır.
Bu düşüncelerin bir uygulaması, istatistikte
en küçük kareler yöntemi denilen yöntemdir; bu yöntem,
bir düzlemdeki sınırlı sayıda noktanın oluşturduğu
derlemeye en çok yaklaşan düz doğruyu bulmaya dayanır.
hesap makinesi ()
24-03-2023
hesap makinesi, Sayıları toplamakta kullanılan mekanik araç. Hesap
makinesinin ilk örnekleri Tarihöncesi dönemde ortaya
çıktı: Kayalardaki çizikler, ağaçlardaki çentikler, deri
şeritlere atılan düğümler ya da bir araya toplanan çakıllar,
bu amaçla kullanılıyordu. Eskiçağ`da ve Ortaçağ`da
suyun derinliğini ölçmek için gemi halatına düzenli aralıklarla
atılan düğümler ya da bir tahta üstünde kaydırılan
taş dizileri, hesap makinesinin bazı işlevlerini yerine
getirmek için kullanılıyordu; Ortaçağ`da Çinlilerin kullandıkları
`suan pan` yani günümüzde abak denilen
tellere dizilmiş boncuklar (Bk. ABAK) da aynı işlevi görüyordu.
Bu eski araçların tümü, kullanıcıların sayı saymayı
bilmesini gerektiriyor; sayıları ve toplamları belirtmek
için fiziksel nesnelerin yerleştirilebileceğini ve
oynatılabileceğini gösteriyordu.
Bilinen ilk hesap makinelerinin tasarlanmasında, bu
araçlarla ilgili bilgilerden yararlanıldı: Bu makineler de,
kullanan insanın toplamayı bilmesini gerektirmeksizin,
fiziksel nesneleri hareket ettirerek ve kaydırarak sayıları
topluyorlardı. Yararlanılan fiziksel nesneler, bir dişliler
dizisi oluşturacak biçimde birbirine koşulmuş dişli çarklar ve sonsuz vida dişlileriydi. İskenderiyeli Heron`un
İ.S. II. yy`dan kalma bir yazısında anlattığı bu tür bir makine,
bir arabanın aştığı yolu `ok atımı` olarak hesaplayabiliyordu.
Bu makinenin saplamalı ya da tek dişli çarkın
dönüşüne dayanan çalışma ilkesi, su saatlerinde,
gaz saatlerinde, bisiklet ve otomobillerin odometrelerinde
günümüzde de kullanılmaktadır.
XVII. yy`da Fransız matematikçi Blaise Pascal, odometrenin
mekanik düzenlenişini değiştirerek, tezgâhtarlar
tarafından çalıştırabilecek bir hesap makinesi haline
getirdi. Aynı yüzyılda Alman matematikçisi ve filozofu
Gottfried Wilheİm von Leibniz, Pascal`ın makinesinin
toplama yeteneğini genişleterek, toplama işlemiyle
sonuca ulaşan bir çarpma makinesi yaptı. Toplama
makinesinin mekanik ilkeleri genişletilerek, XVIII. ve
XIX. yy`larda elle çalıştırılan hesap makinelerinde, XX.
yy`daysa elektrikli hesap makinelerinde kullanıldı. XX.
yy`ın ortalarında, işyerlerindeki büro makinelerinin
elektromekanik toplama işlemlerinin yerini bilgisayarların
elektronik devreleri almaya başladı ve 1970`ten
sonra, devrelerin iyice minyatürleşmesiyle, ele sığacak
küçüklükte hesap makineleri yapma olanağı doğdu.
elektronik hesap makinesi, ()
24-03-2023
elektronik hesap makinesi,, Mekanik hesap makinelerinin modern karşılığı olan
elektronik hesap makinesi başka birçok işlevi de yerine
getirebilir. Çeşitli modellerde üretilen bu makinelerin
büyüklüğü, kol saati ile daktilo makinesinin büyüklüğü
arasında değişir.
İlkeleri. `Sayısal programlanmış sistemler` adı verilen
geniş bir araç-gereç sınıfına giren elektronik hesap makineleri,
sayısal teknolojinin dolaysız ürünüdür. Bu tür
sistemler, bilgileri iki belirli voltaj düzeyi arasında değiştirerek
işleyen devreleri bulunduğu için sayısaldır. Ayrıca
bunlar, sistemde depolanmış yönergelere ya da `komutlar`
a bağlı olarak, birkaç farklı iş yapabilen devreleri
bulunduğu için, programlanmış aygıtlardır.
Bazı hesap makinelerinde komutlar, kalıcı olarak sisteme
yerleştirilir. Komutlar, `mikroprogramlı yordam`
denilen gruplar halinde programlanır (yani birbirini izleyecek
biçimde planlanır). Bu tür programlama, hesap
makinesinin ana devre sistemini oluşturan tümleşik
devrelerin (ya da baskıdevreler) maliyetini belirgin biçimde
azaltma olanağı sağlar. Yapılan programın türüne
bağlı olarak, böyle hesap makineleri, yazarkasalardan
trafik ışığı kontrol sistemlerine kadar çok çeşitli sistemlerde
kullanılabilir. Ama kullanıcı bu programları
değiştiremez.
Buna karşılık, kullanıcı tarafından programlanabilen
hesap makinelerinde, depolanmış komutların bazıları
ya da tümü değiştirilebilir. Bu nedenle, `programlanabilir
hesap makinesi` denilen aygıt, gerçekte basit bir
mikrobilgisayardır; yani simgesel bilgisayar dili kullanılarak
değil de özel bir klavyeyle programlanan bir tür
bilgisayardır.
Bileşenleri. Aşağıdaki çizimde, programlanmış sayısal
sistemlerin ilkelerinin, programlanabilen biravuçiçi hesap
makinesine nasıl uygulandığı gösterilmiştir. Genel
çalışma biçimi bilgisayara benzer. Dört ana işlev yerine
getirilir: Girdi, depolama, işleme (ya da bilgiişlem) ve
çıktı. Girdi, klavyenin çalıştırdığı anahtarlarla bilgilerin
alınıp, sayısal şifreye çevrilmesinden oluşur. Depolama
ya da bellek, bilgilerin kullanılmak için saklanmasını
kapsar. İşleme, eski bilgilere dayanılarak yeni bilgilerin
yaratılmasıdır. Çıktıysa, ışık yayan diyotlar aracılığıyla
bu bilgilerin gösterilmesidir. Bu tür hesap makinelerinde
kullanılan magnetik kart sistemi, bilgisayarlardaki magnetik bant birimine denk düşer; ama sayıları değil,
yalnızca komutları depolayabilir.
Girdi sistemi, hesap makinesinin klavyesindeki tuşların
çalıştırdığı basit anahtarlardan oluşur. Klavye kodlayıcısı,
basılan her tuşu bir komuta dönüştürür.
Bellek, dört ayrı birimden oluşur; komutlar ve sayılar
ayrı ayrı depolanır. Değişken komutlar program belleğinde
depolanırken, mikroyönergeler, mikroprogram
belleğinde kalıcı olarak depolanır. Bu ikinci bellek, `salt
okunur bellek` (ROM) diye adlandırılır. `Sürekli` diye
adlandırılan bellekse, O`dan 9`a kadar olan rakamlar gibi
sayıları ve tu sayısını kalıcı olarak depolayan başka bir
ROM`dur. Depolanan bu rakamlar, verilen belirli komutlara
göre kopyalanarak, sayı belleğine sayılar yerleştirilir.
Çıktı bölümü, ekrandan ve ekran kod çözücüsünden
oluşur. Kod çözücü, sayı belleğinde depolanmış
bir sayıyı, ekranı denetleyen sinyallere çevirir.
İşleme parçaları iki bölümden oluşur. Denetleyici,
bellekten birer birer çektiği ya da doğruca klavye kod
çözücüsünden aldığı komutları ve mikrokomutları yorumlayarak,
sistemin öbür bütün parçalarını denetleyen
sinyaller üretir. Aritmetik ve mantık birimi (ALU),
yalnızca, her biri aynı anda dört voltaj sinyali olarak
kodlanan iki ondalık rakamı toplayabilir ya da çıkarabilir
ya da denetleyicinin komutuna göre, iki rakamın göreli
büyüklüklerini karşılaştırabilir. Karşılaştırma işleminin
sonucu denetleyiciye iletilir. *
Çarpma ve bölme işlemleri, mikroprogramlanmış sırayla
rakamlar toplanarak ya da çıkarılarak ve depolanmış
sayılar sağa ya da sola kaydırılarak yapılır. Logaritma
gibi bütün öbür hesaplamalar, bu işlemlerin arka arkaya
yapılmasıyla gerçekleştirilir.
Homo sapiens ()
24-03-2023
Homo sapiens, Bk. TARİHÖNCESİ İnsan
integral hesap ()
24-03-2023
integral hesap, Hesabın (Bk. HESAP), bir fonksiyonun, nasıl değiştiğinin
betimlenmesiyle bulunmasını sağlayan dalı. Bilinmeyen
fonksiyona bir integral ya da integrallar içinde
yer veren fonksiyonel denklem de integral denklemi diye
adlandırılır. İntegralleme terimi, bir fonksiyonun integralini
bulma, bir integrali arama ve bir diferansiyel
denklemi çözme (Bk. HESAP, DİFERANSİYEL) anlamlarına
gelir.
Chesapeake körfezi (yer)
24-03-2023
Chesapeake körfezi, ABD`nin Atlas okyanusu kıyısındaki en büyük körfez.
Kuzeyden güneye uzunluğu yaklaşık 320 km, genişliği
5-40 km olan Susquehanna, Potomac, vb. birçok ırmağın döküldüğü Chesapeake körfezi, gerçek bir iç denizdir.
kıyılarında birçok önemli liman kenti (Norfolk, Baltimore,
vb.) yeralır.
köksap (bitki)
24-03-2023
köksap, Bitkilerde genellikle yer altında büyüyüp, her yıl kök sü
ren ve yer üstüne sap çıkaran çokyıllık yer altı gövdesi.
Bazı bitkilerde yer yüzeyinde de gelişebilen köksaplar,
ılıman bölgelerde kış mevsiminde, tropikal bölgelerdeyse
kurak mevsimde, bitkiye su deposu işlevi görürler.
sap (bitki)
24-03-2023
sap, Bitkilerin yaprakları taşıyan bölümü. Yaprakların tersine,
bitkinin yaşadığı sürece büyümeyi sürdüren sap,
genellikle toprak üstünde gelişir; ama köksaplarda, çi
çek soğanında olduğu gibi toprak altında da gelişebilir.
Çokyıllık otsu bitkilerde, pek çok `sap`, belirli bir boya
geldiklerinde çiçek açtıkları için, bir çiçek başakçığı olarak
görülebilir. İlk büyümeye başladığında sapın rengi
yeşildir ve ışılbireşim yapabilir. Yaşlandıkça daha dayanıklı
bir dokuya gereksindiği için, tohumlu bitkilerde
daha odunsu bir yapıya, ağaçlarda kalın bir gövdeye
dönüşebilir. Sapın köp doğrultusunda yukarı doğru bü
yüyen bölümüne anasap, ana sapın kökle birleştiği
noktaya kökboynu, sapın yanında kökten çıkan saplara
da yansaplar denir.
Bunlara bakanlar bunlara da baktı
Benzer isimler
Güncel Filmler
Son Eklenen Filmler
Sizin için seçtiklerimiz