Yazıları

Rus sanatı ve mimarlığı

Rus sanatının ve mimarlığının evrimi, ülkenin eski geleneklerle ve kültürlerle ilişkileri ile onlardan kopuşunu yansıtır. Siyaset yaşamının merkezinin Kiev olduğu baş­ langıç döneminde (Kiev Devleti ya da Kiev Rusyası), sanat ve mimarlık kuralları Bizans sanatı ve mimarlığından aktarıldıysa da, bu bağ Moğol istilasıyla (yaklaşık 1240- 1480) koptu. Moğol istilası döneminde Moskova`da Kremlin sarayında yaşayan teokratik ve yarı Asyalı hü­ kümdarların ülkeyi Moğol egemenliğinden kurtarmalarından sonra da, içine kapanık Batı`yla hiçbirilişkiye girmeyen Rusya, Avrupa`daki Rönesans gibi bir olguyu hiçbir zaman yaşamadı. Ama Büyük Petro l`in(1682`ye d.-1725) başlattığı batılılaşma hareketinden başlayarak, Rus sanatçıları ve mimarları, Avrupa`nın ana akımlarından büyük ölçüde etkilendiler. Rus sanatının .

“Rus sanatının ve mimarlığının evrimi, ülkenin eski geleneklerle ve kültürlerle ilişkileri ile onlardan kopuşunu yansıtır. Siyaset yaşamının merkezinin Kiev olduğu baş­ langıç döneminde “

Rus sanatının ve mimarlığının evrimi, ülkenin

Rus sanatının ve mimarlığının evrimi, ülkenin eski geleneklerle ve kültürlerle ilişkileri ile onlardan kopuşunu yansıtır. Siyaset yaşamının merkezinin Kiev olduğu baş­ langıç döneminde (Kiev Devleti ya da Kiev Rusyası), sanat ve mimarlık kuralları Bizans sanatı ve mimarlığından aktarıldıysa da, bu bağ Moğol istilasıyla (yaklaşık 1240- 1480) koptu. Moğol istilası döneminde Moskova`da Kremlin sarayında yaşayan teokratik ve yarı Asyalı hü­ kümdarların ülkeyi Moğol egemenliğinden kurtarmalarından sonra da, içine kapanık Batı`yla hiçbirilişkiye girmeyen Rusya, Avrupa`daki Rönesans gibi bir olguyu hiçbir zaman yaşamadı. Ama Büyük Petro l`in(1682`ye d.-1725) başlattığı batılılaşma hareketinden başlayarak, Rus sanatçıları ve mimarları, Avrupa`nın ana akımlarından büyük ölçüde etkilendiler. Rus sanatının niteleyici özellikleri arasında bol renkler, zengin süslemeler, biçim bakışımsızlığı ve hem edebi temsil, hem de soyutlama anlayışı sayılabilir. Sanat alanında, 1400 yıllarında doruğuna ulaşan dinsel sanat, XVII. yy. sonuna kadar ağırlığını korumuş, XIX. yy`da gelişen gerçekçilik akımı, Batı üslubuna ve içeriğine bilinçli biçimde karşı çıkan, içe dönük, ulusçu bir okul olarak gelişmiştir. Ayrıca iç kaynaklara dönüş, XX. yy. başlarında da, Rus öncü sanatçılarının modern Batı sanat ve mimarlığına önemli katkılarda bulundukları yaratıcılık patlamasını beslemiştir. 1930 yıllarında kültürün her alanına uygulanan baskılar sonucunda, Rus sanat ve mimarlığı yeniden Batı`yla ilişkilerini kesmiş ve XIX. yy`daki Rus gerçekçiliği, çok karmaşık bir biçimde düzenlenmiş devlet denetimleri aracılığıyla uygulanan zorunlu resmî Sovyet üslubuna model olmuştur. 1 991 `de komünist sistemin çökmesi ve SSCB` nin parçalanmasıyla, Rus sanatçıları ve mimarları, toplumun öbür kesimleri gibi, düşünce ve anlatım, dernekleşme, dünyanın geri bölümüyle kısıtlamasız ilişkiler kurma, vb. özgürlüklere kavuşmuşlardır.
Rus sanatının başlangıç dönemleri. 988 de hıristiyanlı­ğın resmî din olarak benimsenmesiyle, Kiev Rusyası`nda dinsel sanat gelişmeye başladı. Yeni Ortodoksluk inancı, Doğu Hıristiyanlığının başkenti olan İstanbul`dan gelmiş olduğu için, Bizans`ın kendine özgü sanatı, dinmerkezci dünya görüşüyle birlikte, örnek alındı. Bu etkinin ilk önemİi yapıtı, Kiev`deki Svyatoya Sofiya katedrali (1018-37) oldu: Beş sütunlu, dikdörtgen planlı, tuğladan yapılmış, 13 basık kubbeyle örtülü katedralin(XVII.yy`da dışcephesiUkrayna barok üslubunda dokuz sütunlu bir kilise olarak büyütülmüş, ama ilk kilisenin iç mekânı olduğu gibi günümüze kadar korunmuştur), içi de, İstanbul`dan gelen sanatçılartarafından, alışılmış Bizans sanatının şemasını izleyen görkemli mozaiklerle süslendi. Rusya`da Moğol istilası öncesinden kalma, en çok saygı gösterilen resim, İstanbul`da yapılmış olan Vladimir Meryemi (XI. yy. sonu-XII. yy. başları; Tretyakov galerisi, Moskova) ikonasıydı ve Meryem ile çocuk İsa`nın sevimli duruşları, aynı konuyu işleyen pek çok Rus resmine örnek oluşturdu. Rus üsluplarının ortaya çıkışı. Moğol istilasından önce, Bizans etkisinden iyice uzak merkezlerde, niteleyici ulusal özellikler gelişti. Novgorod`daki beyaz Svyatoya Sofiya katedrali (1045-62), boylu boyunca yükselen beyaz sıvalı duvarları ve beş alnın uzayıp gitmesiyle, Bizans örneklerinden uzaklaşırken, iç mekânda da mozaik süslemesinin yerini, daha az masraflı olan freskler aldı. Vladimir kentinde Uspenskiy katedrali (1185-89) ve Svyatoy Dmitriy katedrali (1193-97) gibi küp biçimli taş kiliselerde, yükseklik daha da belirginleştirildi. Svyatoy Dmitriy katedralinin taştan örülmüş cephesi, zengin çiçek ve hayvan oymalarıyla örtüldü. Moğol istilası döneminde, Bizans`la zaten sınırlı olan ilişkilerin kesin biçimde kopmasıyla, kuzeydeki Novgorod ve Pskov kentlerinde, katışıksız, parlak renklerin kullanılmasıyla nitelenen yöresel ikona resim okulları ortaya çıktı. Aynı biçimde, kuzey kesiminin ahşap mimarlığı çok cepheli yüzeyleriyle, sivri tepelikler ve alınların çokluğuyla, koni biçimli kuleleriyle, niteleyici so­ ğan biçimli kubbeleriyle, Ortodoks dinsel mimarlığının genel görünüşünün oluşmasına katkıda bulundu: Koni biçimli kuleler ve soğan biçimli kubbeler, Doğu Avrupa ve Orta Avrupa`ya (Bavyera`ya kadar) yayıldı. Moskova`daki çok kubbeli ve çok renkli Vasiliya Blajennogo Hram katedralinde (1555-60) doruğa ulaşan biçim ve süsleme aşırılığı, önceki yapılara özgü yalınlığın yerini aldı ve XVII. yy. boyunca, Moskova mimarlığının ağır basan özelliğini oluşturdu. Aşamalı bir biçimde sıraya dizilmiş ikonalardan olu­ şan uzun mihrap bölmesi (ikonastasis), XV. yy`da ortaya çıktı. Bu bölmeleri süsleyen, ikonaların yüzleri dışında çoğunlukla her şeyi örten değerli taşlarla bezeli bü­ yük çerçeveler (XVI. yy`da yaygınlaşmıştır), kilise içlerine büyük bir görkem kazandırdı. Resimde, özgün Bizans örneklerinin koyu tonları ve statik duruşları, ışıklı renklere ve zarif duruşlara doğru gelişti. Ortaçağ`ın üç büyük ustasının (Yunanlı Theophanes, Andrey Rublev ve Dionysios), bu özellikleri yansıtan ikonaların en gü­ zellerini gerçekleştirmelerinden sonra, 1551 `de bir kilise konsilinin kutsal örneklere bağlı kalınmasını kural olarak belirlemesi üstüne, ikona ressamlığı gerileme dönemine girdi. XVII. yy`da Semyon Uşakov (1626- 86), manierismoculuk özellikleri taşıyan ikonalar üretirken, Stroganov okulu da, evlerde özel ibadette kullanılmak için yapılmış ve inceden inceye bezenmiş ikonalardan oluşan karmaşık yapıtlarıyla ün saldı. Rus kültürünün batılılaşması. Büyük Petro l`in batılılaş­ ma programı, Rus kültürünü dinden uzaklaştırıp, dünyaya yöneltti ve gerek sanatta, gerek mimarlıkta, Moskova biçimlerinin örnek alınmasını zor kullanarak bastırdı. Başlangıçta, yabancı ustalar ve öğretmenler, Batı örneklerini Rusya`ya aktardılar; 1575`te Çarlık Sanat Akademisi`nin kurulması, devletin sanat eğitimine, sanat koruyuculuğuna ve resmî olarak yeğlenen anlatım biçimlerine yaklaşımını sistemleştirdi. Ülke için alışılmamış biçimler, ilk olarak, Moskova`nın kalabalığına, kargaşasına ve gelişi güzel genişlemesine taban tabana karşıt bir biçimde, geniş alan üstü­ ne kurulmuş, ayrıntılı bir biçimde düşünülmüş, dikkatle hazırlanmış bakışımlı planlı, görkemli bir kent olan yeni başkent Petersburg`un yapımı sırasında gelişti. Çariçe Yelizaveta döneminde (1741 `e d.-62), Petro I döneminde kısıtlı da olsa yayılmış olan Kuzey Avrupa barok üslubunun yerini, taşkın rokoko üslubu aldı. Başlıca temsilcisi, Petersburg`da Kışlık sarayın(1754-62), Çarskoye Selo`daki (günümüzde Puşkin) sarayın (1749-56) ve Smolniy katedralinin (1748-55) planlarını çizmiş olan İtalyan mimarı Bartolommeo Rastrelli`ydi. Büyük Yekaterina döneminde (1762`ye d.-96), İskoç mimar Charles Cameron`un, ülkeye Robert Adam tarzında yeni klasisizmi getirip, Çarskoye Selo sarayında (1780-85) ve Pavlovs`taki sarayda yapılan yenileme çalışmalarında uygulamasından sonra, yeni klasisizm, başlıca üslup haline geldi. Planları Kari Rossi tarafından hazırlanan çok büyüktoplu yapılar, Kışlık Saray meydanı (1819-29) ve Aleksandr Tiyatrosu`yla (1827-32), Petersburg`a yeni klasisizmin ağır bastığı bir görünüş verdi. XVIII. yy. ortalarından başlayarak, yabancı mimarların yerini, Rus mimarlar aldı: Kremİin Senatosu`nun (1776-87) ve Moskova Üniversitesi`nin (1786-93) planlarını hazırlayan Matvey Kazakov(1733-1812); Moskova`daki Paşkov konağının planlarını hazırlayan Bayenov(1737-99); Petersburg`daki Tavrida sarayının planlarını hazırlayan (1783-1788) İvan Starov; Petersburg`daki Kazan katedralinin (1801-11) planlarını hazırlayan Andrey Voronihin (1760-1814). XVIII. yy. ortalarında, resimde de Rus sanatçıları ağır basmaya başladılar. Portreleriyle Dmitriy Levitskiy (1735-1822), Rusya`nın Batı etkisinde yeni sanatının ilk başarılı örneklerini veren Vladimir Borovikovskiy (1757-1825), Batı tekniği ve görenekleri konusunda tam bir ustalık sergilemekle birlikte, yöresel rengi de korumayı başardılar: Borovikovskiy`in Çarskoye Selo`daki Parkta Dolaşan Büyük Yekaterina`nın Portresi (1794; Rusya müzesi, Petersburg), vb. hükümdar resimleri; Levitskiy`in Smolmy Enstitüsü`ndeki öğrencilerin ünlü yedi tabloluk dizisi gibi genç kız tabloları; vb. XIX. yüzyılda resim ve mimarlık. Rus portre ressamlığı­ nın yüksek niteliği, XIX. yy`da romantizm akımına bağlı Orest Kiprenskiy (1782-1836) ve Kari Bryulov (1799- 1852) tarafından sürdürülürken, başka türler de doğ­ maya başladı. Aleksey Venetsianov (1780-1847) köylü manzaralarında uzmanlaşan bir okul başlatırken, Pavel Fedotov (1815-52) toplumsal yerginin öncülüğünü yaptı; Aleksander İvanov`sa (1806- 58), dinsel konuları büyük bir başarıyla canlandırdı.Gerçekçilik, Rus resmine ulusal bir söylem kazandırdı. Gerçekçiliğin gelişmesini, 1863`te Güzel Sanatlar Akademisi`ni bitiren 14 gencin bir araya gelerek, ba­ ğımsız Gezici Sanat Sergileri Birliği`ni kurmaları (1870) hızlandırdı (birliğin üyelerine, Peredvijniki, yani `gezginciler` deniyordu). Orta sınıftan tablo koleksiyoncularının ortaya çıkması (başlıcaları, özel olarak Rus resmine ayrılmış ilk müzenin kurucusu Pavel Tretyakov`dur), birliğe gereken ekonomik desteği sağladı ve sarayın korumacılığının yanı sıra, Akademi`nin bürokratik gözetiminden de kurtulan gezginciler, reform ve yenileşme hareketinde aydınlar sınıfına katıldılar; İvan Kramskoy (1837-87), İlya Repin veVasiliy Perov(1833- 82), aydınların reform arayışını yansıtan eleştirici toplumsal resim türünde olağanüstü başarı gösterdiler;. Aleksey Savrasov (1830-97), İvan Şişkin (1832-98) ve Arkip Kuinci (1842-1910), Rusya`nın doğal görüntülerinin güzelliklerini betimlediler;Vasiliy VereşçaginG 842-1904) savaş sahnelerinde uzmanlaştı;Vasiliy Surikov (1848-1916), kendini konularını tarihten alan tablolar yapmaya adadı; Mihail Nesterov (1862-1942) ve Viktor Vasnetsov (1848-1926), dinsel ve epik bir üslup geliştirdiler. Mimarlıkta ulusal bir üslubun gelişmesi, resme oranla daha erken gerçekleşti. Konstantin Ton (1794-1881), konaklarda ve evlerde XVII. yy. Moskova süslemeciliğini yeniden başlattı ve Nikolay I döneminde (1825`e d.- 55) yeni Bizans üslubunda kiliseler yaptı. Yüzyılın sonunda, birçok özel konut ve kamu yapısı, sözgelimi Moskova`daki Tarih müzesi (1878-83), eski Moskova üslubunu andırır bir üslupta yapıldı ve kiliselerde (Kiev`deki Svyatov Vladimir katedrali, vb.), Rus ortaçağ mimarlığı taklit edildi. Yeni Avrupa akımlarının etkileri. 1890`a doğru, gerçek­ çilerin ulusçu konulara ve toplum açısından yararlı sanat tutkusuna karşı bir tepki, yenilikçi bir resmin, 1920 yıllarına kadar sürecek başkaldırısına yol açtı: İsaak Levitan (1861-1900) açık havada çalıştığı doğa tablolarına yönelirken, Konstantin Korovın (1861-1939) ve Valentin Serov (1865-1911), izlenimcilerin renk buluşlarını kullandılar; Mihail Vrubel, simgeci öğeleri ve art nouveau öğelerini kattığı yeni süsleyici biçimlerle denemeler yaptı. Bu arada Aleksandr Benois ve Serge (Sergey) Diaghilev, Mirİskostva (Sanat Dünyası) adlı dergileriyle ve düzenledikleri sanat sergileriyle, yurt dışındaki önde gelen sanat akımlarını ülkeye tanıttılar. Ayrıca, Rus sanatını Paris`te de sergileyip (1906), Leon Bakst, Nikolay Rocriç (1874-1947), vb. Rus ressamlarının egzotik dekorları ve kostüm tasarımlarıyla, Rus Baleleri`nin gösterilerini sahneye koydular (1909`dan başlayarak). Birinci Dünya Savaşı`ndan önceki on yıl, çeşitli akımların birbirlerini hızla izledikleri bir dönem oldu. 1907`de başlayan simgeci `Mavi Gül` akımı ve 1910`da başlayan Fransız ressamı Cezanne etkisindeki `Bubnovıy Valet` (Karo Valesi) akımı, hem Rusya`da,hem de Batı`da modernizmin gelişmesinde çok büyük rol oynayarak, yeni bir öncü sanatçılar topluluğuna gerekli ortamı hazırladılar. Natalya Gonçarova ve Mihail Larionov, sanat yaşamlarına, ikonaları ve köylü basmalarını (lubki) temel alarak, primitif olarak başladılarsa da, 1912`de çalışmaları, kübizm ve fütürizmle akraba olan yarı soyut ışıncılık (Rusça luçizm) akımını oluşturdu. Vasiliy Kandinskiy, figüratif resimden uzaklaştığı ilk tablolarını, 1910`a doğru gerçekleştirdi. 1913`te, Vladimir Tatlin, ilk üç boyutlu soyut yapılarını yarattı. Süprematizmin kurucusu Kazimir Maleviç 1915`te son derece soyut renk ve biçim gruplamaları sergiledi. 1917 Rus Devrimi`nin etkileri. Rus Devrimi, köktenci sanat biçimlerinin savunucuları tarafından desteklendi ve Lenin ile öbür Bolşevik önderlerin çoğunun estetik beğenilerinin, XIX. yy. gerçekçiliğini yeğleyen çoktutucu nitelikte beğenilerolmasına karşın, birkaç yıl süreyle yenilikçi akımlar gelişti. 1917- 1921 arasında, öncü sanat yapıtları, kültürün yönetiminde ve yeni sanat biçimlerinin yaratılmasında önemli rol oynadılar. Sanat, tuvale ve atölyeye kapatılmaktan kurtularak, sokaklara ve sanayi tasarımlarına taştı. Ressamlar, kitlesel siyasal olaylar için afişler çizdiler; açık hava dekorasyonu uygulamaları gerçekleştirdiler; tekstil, seramik, kitap, iç mekân tasarımları yaptılar. Çarlık Sanat Akademisi`nin yerini, devrim öncesi öncü sanatçıların etkili oldukları, merkezcilikten uzak özerk stüdyolar ve kuramsal kurumlar sistemi aldı. Kandinskiy, Sanatsal Kültür Kurumu`nun (İnkhuk) başkanlığını üstlenirken, Chagall ve Maleviç, Vitebsk`te deneysel bir sanat okulunu yönettiler. Mimarlar da yeni bir çevre yaratmak çabasına giriştiler. Önce ressamların başlatmış oldukları katıksız bi­ çimler arama çabasının esiniyle, Konstantin Melnikov (1890-1974), Moisey Ginzburg (1892-1946), İvan Leonidov (1902-59), vb. mimarlar, kuramsal kitapçıkları ve işlevsel tasarımlarıyla, konstrüktivist (inşacı) üslubun öncülüğünü yaptılar (Bk. KONSTRÜKTÜVİZM). Konut semtlerini, yönetim ve hizmet yapılarıyla birleştiren geniş konut alanları oluşturma ve esnek bölgeli, bahçe ku­ şakları bulunan kentler yaratma tasarımlarının birçoğu hiçbir zaman gerçekleşmediyse de, SSCB`de kent planlamasında gerçek bir devrim yapıldı. Resmî sanatın egemenliği. 1921 `den sonra, yönlendirici devlet korumacılığı gün geçtikçe artan bir biçimde ağır basmaya başlamakla birlikte, örgüt ve anlatım ço­ ğulluğu sona ermedi. Birçok ressam, kitlesel iletişimde, fotoğraf, sinema, tiyatro, sanayi tasarımı ve tipografi gibi uygulamalı sanatlarda, yenilikler yapmayı sürdürdü. Birçoğu da tuval çalışmalarına döndü ve aralarından Pavel Filonov (1883-1941) gibi birkaçı, kendi son derece bireysel, dışavurumcu üsluplarını sürdürdüler. Bazı­ larıysa (özellikle Kuzma Petrov-Vodkin [1878-1939] ve Aleksandr Deineka [1899-1969]), özgün bir yeni ger­ çekçilik geliştirdiler. Çeşitli sanat toplulukları kurulur ve sergiler açılırken, Anatoli Lunaçarskiy`in (1875-1933) yönetimindeki Aydınlanma Komiserliği (Bakanlığı), ödenekleri yansız biçimde harcamaya ve çeşitli sanat akımlarını yansız biçimde desteklemeye çaba gösterdi. Ne var ki, 1932`de Stalin`in iktidarını sağlama almak ve `herkesin ülkede sosyalizmin kurulmasına katkıda bulunmasını sağlamak` için, varolan bütün sanattopluluklarını dağıtmasıyla, yazarlar, ressamlarve mimarları, bütün ülkeyi kapsayan meslek birliklerinde toplanmaya zorlamasıyla, bu çeşitlilik sona erdi. 1934`te Komü­ nist Partisi, toplumcu gerçekçiliği (sosyalist realizm) tek resmî üslup ilan etti. Bu üslup, resim alanında XIX. yy. Rus gerçekçiliğini örnek aldı ve kültür alanındaki yalıtılmışlığı sağlamak, sanatı siyasetin hizmetine girmeye zorlamak için, gerek Rus, gerek Avrupalı öncü sanatçı­ ların müzelerdeki yapıtları, gösterimden kaldırıldı. Sanat tarihi dersleri ve araştırmaları, ağır bir sansüre uğratıldı. Mimarlıkta, devlet, ulusal tasarım öğeleriyle süslenen yarı klasik üslup taklitlerini yeğledi. Her ikisi de Moskova`da bulunan, planları K. Alahian tarafından yapılan Sovyet Ordu Tiyatrosu (1934-40) ye planları I. V. Rudney tarafından hazırlanan Devlet Üniversitesinin ana bloku (1949-53), Stalin döneminde yeğlenen tumturaklı görkemin niteleyici örneklerini oluşturdu. Stalin`den sonraki değişiklikler. 1953`ten sonra, sanattaki gelişmeler, bir ölçüde siyasetteki `stalincilikten kurtulma` hareketine paralel bir yol izledi. Nikita Kruş- çev`in yükselmesi döneminde (1954-64), mimarlıktaki tumtufaklılığın yerini, özellikle kitlesel konutlarda belirgin olan daha basit, daha standartlaşmış biryapı tekniği aldı. Bu arada SSCB`nin Batı`ya açılmasıyla, 1957`deki Dünya Gençlik Festivali`nde ve 1959`daki Amerikan Sergisi`nde, Moskova`da alışılmamış, yeni şeyler görüldü. Müzelerden kaldırılmış olan Sovyet döneminin başlangıcında ortaya konmuş öncü sanat yapıtları, aralarında belirli bir ayıklama yapılsa da, müzelerde yeniden görülmeye başlandı ve sanat yayınlarındaki sansür gevşetildi. Açılan sergilerin ve daha büyük yaratım özgürlüğünün bir sonucu olarak, resmen özendirilen ve desteklenen etkinliklerin yanı sıra, hükümet çizgisinin modernizmi bir `burjuva` sapması olarak eleştirmekte ayak diremesine karşın, resmî sanatın dışında bir sanat gelişmeye başladı. Ama Leonid Brejnev döneminde (1964-82), yeni bir gerileme dönemi yaşandı; birkaç yaratıcı sanatçı (özellikle heykelci Ernst Neizvestniy) yurt dışına göç ederken, 1974`te Moskova`daki bir parkta açıkhava sergisi düzenleyen resmî sanata karşıt görüşlü ressamların yapıtları, buldozerlerle parçalandı. SSCB sanatında gerçek çoğulculuğun yeniden başlaması, Gorbaçov döneminde (1985-91) oldu. Gorba- çov`un glasnost ve perestroyka (`açıklık` ve `yeniden yapılanma`) programı, anlatım ve yaratım özgürlüğüne olanak sağlayarak, Sovyet yurttaşlarının yaklaşık 50 yıldır yaşamış oldukları kültür açısından yalıtılmışlığa da son verdi. Ekonomide serbest pazar uygulamasına ge­ çiş reformlarının başlatılmasıyla, devlet korumacılığı tekeli de sona erdi. Sanatçılar, çeşitli üsluplardaki tablolarını sergilemek için, önce kooperatifler, sonra özel galeriler kurmaya başladılar. 1988`de bir Maleviç sergisiyle başlayarak, müzeler, 1920 sonlarından bu yana yapıtları gözler önünden kaldırılmış ressamların yapıtlarıyla sergiler düzenlemeye başladılar. Rus ve Avrupa ustalarının gerçekçilik sonrası tabloları da, müzelerde eski yerlerini aldılar. Yayınlar üstündeki sansürün kaldı­ rılması, eski Rus sanatının ve erken dönem Sovyet sanatının olağanüstü zenginliğine ilişkin bilgi sağladı. Temmuz 1988`de Kültür Bakanlığı`nın koruması altında Moskova`da yapılan erken dönem ve çağdaş Sovyet sanat öncüleri açık artırması, resmî sanat ile resmî olmayan sanat arasındaki uzun ikiliğe son verdi. Mihail Gorbaçov`un beş yıllık yönetimi sırasında, sanat yapıtları siyasetin bir aracı olmaktan çıkıp, dünyanın her yanında olduğu gibi, sözcüğün geniş anlamıyla bir meta haline geldiler. Sovyet rejimi sonrası. 1991 sonlarında eski SSCB`yi oluşturan cumhuriyetlerin bağımsızlıklarını ilan etmeleri ve kültür yaşamının her yanına yol gösteren resmî ideoloji olarak komünizmin çökmesi, Gorbaçov döneminde filizlenmiş olan çeşitliliği güçlendirdi. Eski yönetimsel çatı (sanat ve mimarlık akademileri birliği, meslek birlikleri) bütünüyle kaldırılmadıysa da, ayrı ve özerk cumhuriyet örgütleri biçiminde parçalandı. Sanat eğitiminin, meslek eğitiminin, sanat korumacılığının ve sanat üslubunun üstündeki eski merkezî devlet denetim sistemi, gerçek anlamıyla sona erdi. Eski SSCB`yi oluşturan öbür cumhuriyetlerde olduğu gibi, Rusya`da da günümüzde, sanatsal anlatım ve dernek kurma özgürlüğü yürürlüktedir. Sanatçılar bu yeni duruma, yeni primitif ve yeni ulusçu eğilimlerden, simgecilik ve soyutlamaya varıncaya kadar son derece geniş bir üslup yelpazesinde yapıtlar vererek uyum sağlamışlardır. Pazar ekonomisinin yürürlüğe konmasıyla, özel koleksiyoncuların kısa sürede ortaya çıkmasıyla ve yurt dışına yolculuk yapma özgürlüğüyle birlikte, Rus sanat evreni, kendinden başka örneği bulunmayan bir üslubun özelliklerini bırakıp, uluslararası sanat evrenine egemen olan estetik ve ekonomik eğilimleri kısa sü­re içinde benimsemiştir.

Russanativemimarligi konusu nedir nerededir sorusuna cevap oldu mu ?
-