sabun
.
““
Bk. sabun ve deterjan.
Başar Sabuncu
Türk tiyatro ve sinema yönetmeni, oyun ve senaryo yazarı (İstanbul 1943). Saint Joseph Fransız Lisesi`ni bitiren (1961) Başar Sabuncu, Arena ve Haldun Dormen tiyatrolarında oyuncu olarak çalıştı. TRT Ankara Radyosu Tiyatro bölümünde yönetmenlik yapıp (1965-1968), İstanbul Şehir Tiyatroları`na geçerek, birçok oyun sahneye koydu. Bu arada birçok senaryo {Adakfilminin senaryosuyla 1979`da Sinema Yazarları Derneği `en iyi senaryo` ödülünü aldı) ve tiyatro oyunu yazıp, 1976`dan sonra sinemaya yöneldi. Oyunları: Kargalar (1962), Şerefiye (1969; 1969`da Ankara Sanatseverler Derneği`nin `en iyi oyun` ödülü nü ve İlhan İskender Armağanı`nı aldı), Çark, Lades ya da Aile Ocağı (1969), Zemberek (1970; TRT Sanat Ödülleri Yarışması başarı ödülü), Mutemet Ali Rıza Bey (1972), İşgal (1977), Kaldırım Serçesi (1982), Sayın Muhbir .
“Türk tiyatro ve sinema yönetmeni, oyun ve senaryo yazarı (İstanbul 1943). Saint Joseph Fransız Lisesi`ni bitiren (1961) Başar Sabuncu, Arena ve Haldun Dormen tiyatrolarında oyuncu olarak çalıştı. “
Türk tiyatro ve sinema yönetmeni, oyun ve senaryo
Türk tiyatro ve sinema yönetmeni, oyun ve senaryo yazarı (İstanbul 1943). Saint Joseph Fransız Lisesi`ni bitiren (1961) Başar Sabuncu, Arena ve Haldun Dormen tiyatrolarında oyuncu olarak çalıştı. TRT Ankara Radyosu Tiyatro bölümünde yönetmenlik yapıp (1965-1968), İstanbul Şehir Tiyatroları`na geçerek, birçok oyun sahneye koydu. Bu arada birçok senaryo {Adakfilminin senaryosuyla 1979`da Sinema Yazarları Derneği `en iyi senaryo` ödülünü aldı) ve tiyatro oyunu yazıp, 1976`dan sonra sinemaya yöneldi. Oyunları: Kargalar (1962), Şerefiye (1969; 1969`da Ankara Sanatseverler Derneği`nin `en iyi oyun` ödülü nü ve İlhan İskender Armağanı`nı aldı), Çark, Lades ya da Aile Ocağı (1969), Zemberek (1970; TRT Sanat Ödülleri Yarışması başarı ödülü), Mutemet Ali Rıza Bey (1972), İşgal (1977), Kaldırım Serçesi (1982), Sayın Muhbir Vatandaşlar (1989), vb. Yönettiği filmler: Çıplak Vatandaş (1965), Kupa Kızı (1986), Asılacak Kadın (1987; 1988`de Sinema eleştirmenleri `en iyi yönetmen` ödülünü aldı), Kaçamak (1988), Zengin Mutfağı (1988, 1989`da Bastia Film Şenliği`nde `gümüş zeytin dalı` ödülünü aldı), Yolcu (1993, 1994`te Kültür Bakanlığı `sinema başarı` ödü lünü aldı), vb.
sabunlaşma
.
“Yağlı maddelerin alkali ortamda hidrolizle sabuna dö nüşmesini belirten kimya terimi. Sabunlaşma, esterlerin hidrolizinden farklı olarak, bir alkaliyle birlikte gerçekleştirilir. Bir asit “
Yağlı maddelerin alkali ortamda hidrolizle sabuna
Yağlı maddelerin alkali ortamda hidrolizle sabuna dö nüşmesini belirten kimya terimi. Sabunlaşma, esterlerin hidrolizinden farklı olarak, bir alkaliyle birlikte gerçekleştirilir. Bir asit tuzu ve alkol açığa çıkarıcı tepkime, tam ve hızlıdır. Sabunların büyük bölümü, hayvansal ve bitkisel yağların sabunlaştırılmasıyla elde edilir.
sabun ve deterjan
Bir alkali maddenin (sözgelimi sodyum hidroksit [NaOH]
ya da potasyum hidroksit [KOH]) hayvansal ya da
bitkisel bir yağ üstüne etkisiyle(//sabunlaşma,,)elde edilen,
temizlik ve yıkama işlerinde kullanılan maddelere
sabun, kir sökücü özelliklerinden ötürü yıkama sürecinde
kullanılan maddelere deterjan adı verilir.
TARİHÇE
Sabunun geçmişinin binlerce yıl öncesine dayanması
na karşılık, deterjanlar, çok daha yeni ürünlerdir. Sabun
niteliği taşıyan maddelerle ilgili ilk yazılı belge, Mezopotamya`da
bulunmuş, İ.Ö. III. binyıldan kalma kil tabletlerdir.
Bu tabletlerde, potasyum ve yağla karıştırılarak
elde edilen bir maddeden söz edilmektedir. Temizleme
etkeni olarak ve hekimlikte kullanılan bir madde
olarak sabundan söz eden ilk metinlerse, İ.S. II. yy`da
yaşamış eski Yunan hekimi Galenos Klaudios`un yapıtlarıdır.
Galenos .
“Bir alkali maddenin (sözgelimi sodyum hidroksit [NaOH] ya da potasyum hidroksit [KOH]) hayvansal ya da bitkisel bir yağ üstüne etkisiyle(//sabunlaşma,,)elde edilen, temizlik ve yıkama işlerinde “
Bir alkali maddenin (sözgelimi sodyum hidroksit [NaOH]
Bir alkali maddenin (sözgelimi sodyum hidroksit [NaOH]
ya da potasyum hidroksit [KOH]) hayvansal ya da
bitkisel bir yağ üstüne etkisiyle(//sabunlaşma,,)elde edilen,
temizlik ve yıkama işlerinde kullanılan maddelere
sabun, kir sökücü özelliklerinden ötürü yıkama sürecinde
kullanılan maddelere deterjan adı verilir.
TARİHÇE
Sabunun geçmişinin binlerce yıl öncesine dayanması
na karşılık, deterjanlar, çok daha yeni ürünlerdir. Sabun
niteliği taşıyan maddelerle ilgili ilk yazılı belge, Mezopotamya`da
bulunmuş, İ.Ö. III. binyıldan kalma kil tabletlerdir.
Bu tabletlerde, potasyum ve yağla karıştırılarak
elde edilen bir maddeden söz edilmektedir. Temizleme
etkeni olarak ve hekimlikte kullanılan bir madde
olarak sabundan söz eden ilk metinlerse, İ.S. II. yy`da
yaşamış eski Yunan hekimi Galenos Klaudios`un yapıtlarıdır.
Galenos Klaudios, deri hastalıklarında temizliğin
önemi üstünde de durmuştur.
Eski Romalıların sabun yapımıyla ilgili bilgilerinin Avrupa`ya
yayılmasıyla, Ortaçağ`da İspanya, Fransa ve İngiltere`de,
önemli sabun yapımı merkezleri ortaya çıkmıştır.
Bununla birlikte, gerçek anlamda bilimsel sabun
yapımı, XVIII. yy`da Nicolas Leblanc`ın, XIX. yy`da da
Michel Eugene Chevreul`ün katkılarıyla, önceden belirlenen
kesin amaçların elde edilmesini sağlayan kimyasal
formüllerin ortaya konmasıyla başlamış, buhar
makinesi, vb. buluşların gerçekleştirilmesiyle de, sabun
yapımı gerçek bir sanayiye dönüşmüştür..
Sabunun sert sularda eritildiği zaman yeterince kö-
pürmemesinin yol açtığı sakıncayı giderme çalışmaları,
1930 yıllarında ABD`de ilk deterjanların ortaya çıkması
nı sağlamış, o tarihten bu yana deterjan yapımı da
önemli bir sanayi dalına dönüşmüştür.
Sabun üretimi. Çok çeşitli yöntemler bulunan sabun yapımında,
en basit yöntem, soğukta yapımdır. Sodyum
ya da potasyum hidroksit çözeltilerinin gerektiği, `yağ
içinde su` tipinde bir emülsiyonun hazırlanmasına dayanır.
Sıvı yağ bileşenleri ve derişik alkali çözeltisi karı-
mına dayanan bu yöntem, basit olduğu için küçük tesislerde
uygulanır; ürünün iyi korunmasını engelleyen sabunlaşmamış
bölümlerin, sabun kütlesi içinde kalmaları
gibi önemli bir sakıncası vardır. Marsilya tipi diye adlandırılan
klasik yöntemde, sırasıyla hamurlaştırma,
tuzlama, pişirme ve arıtma işlemleri uygulanır. Sabun hamuru daha sonra soğumaya bırakılıp, 35-40 kg`lık
paralelyüzler haline getirilerek, belirli ağırlıkta kalıplar
halinde kesilir (bu yöntemde sabun 24-60 saat ısıtıcı çift
çeperli bir besleme haznesi içinde tutulup, hücreli pres
filtrelere benzeyen birsoğutmapresine sürülür).Sürekli
çalışan daha modern aygıtlar, hem soğutur, hem de suyunu
alır; böylece toz sabun elde edilir. Geleneksel
yöntemlerin yerine kullanılan yöntemlerden birinde,
hammadelerin hidrolizinden çıkan ve düşük basınç altında
damıtılarak arılaştırılan yağ asitleri kullanılır; bu
asitler, alkali oksitler, alkali karbonatlar ya da organik
bazlarla yansızlaştırılır. Bu yolla elde edilen ürünler genellikle
tuvalet sabunu yapımında kullanılır.
`Clayton` yönteminde, yüksek sıcaklık uygulanır ve
sonra yeniden hidratlanan susuz bir sabun elde edilir.
Gunther Jacobs`un `İPC` yönteminde, yağları eritmek
ve sodyum hidroksitle emülsiyon oluşturmak için
etkisiz bir eritici kullanılır; elde edilen kütle, atmosfer
basıncından daha düşük bir basınç altında, cm`ye 7
g`lık bir gerilimin etkisinde bırakılarak, eriticinin ve glikolün
buharlaştırılması sağlanır. `Du pont de Nemours`
yönteminde, gliseritler metanol etkisiyle metil esterlerine
dönüştürülür ve sürekli damıtmayla arılaştırı
lan esterler, susuz ya da derişik çözelti halindeki bir alkaliyle
işlenir. `Sharpless` yönteminde, Marsilya yöntemiyle
aynı ilkeler uygulanır ve üretimin her aşamasında
merkezkaç işlemi yapılır. `Yağ içinde su` tipinde bir
emülsiyonun kullanıldığı `Monsavon` yöntemi, arı sabunda
% 61 yağ asidi ve % 0,2 sodyum hidroksit fazlası
olacak biçimde, düşük sıcaklıkta deriştirme alkali çö
zeltisiyle yapılır; sıcak bir çepere temas ederek başlayan
tepkime egzotermik olduğu için kendi kendine sü
rer. Sabun, bir kule içinde, derişikliği sınır hidroksit çö
zeltisine eşit olan derişik hidroksit çözeltisiyle yıkanır ve
arıtma, bir miktar düz sabunun eritildiği ve esmer bö
lümlerin (kola) elde edildiği hafifçe alkali bir su katılarak
yapılır. Fazlar (% 75 sabun, % 25 esmer faz), çift zarflı
kaplarda 12-24 saat dinlendirilerek ayrılır. Esmer faz
böylece, arı sabundan ve sınır hidroksit çözeltisinden,
belirli bir miktar sodyum klorür katılarak ayrılır.
Kullanılma amacı ya da özelliklerine göre sabunlar 9
sınıfa ayrılır: Tuvalet sabunu, tıraş sabunu, birinci nevi
sabun (kalıp, toz ve granül), pirina sabunu, ikinci nevi
sabun, toz sabun, mayi sabun, yumuşak sabun, tıraş
kremleri.
Deterjan üretimi. Çöşitli andaçlarla temizlik aracı olarak
kullanılan deterjanlar, uygulama alanlarına göre farklı
biçimlerde hazırlanan, tablet ve yonga biçiminde olabilecekleri
gibi, toz ve. sıvı hâlde de olabilir.
Sözgelimi, deri temizîîğrfiae, kiri yıkamak için yoğun
bir köpük gereklidir. Dolayısıyla, bu amaçla hazırlanan
ürün, hem bol köpük sağlamalı, hem de kullanılırken
yumuşamamalıdır. Öte yandan deri üstünde olumsuz
etkileri olmaması da önemlidir. Çamaşır yıkamada kullanılan
temizleyici maddenin işlevleriyse, çok daha karmaşıktır:
Doğal suda bulunan ve kirin ortadan kaldırılmasını
güçleştiren, kireç gibi maddeleri etkisizleştirmesi
gerekir. Ayrıca, kiri hem en az mekanik güçle giderecek
güçte olmalı, hem de yeniden kumaş üstünde birikmemesi
için, asıltı halinde tutmalıdır. Çamaşırda kullanılan
temizleyici maddelerin lekeleri çıkarması, ama
kumaşı soldurmaması ve dokumaya herhangi bir zarar
vermemesi de beklenir.
Temizleyici maddelerin biyolojik olarak (kullanıldıktan
sonra bakteriler tarafından) parçalanabilmeleri de
gerekir. Sabunda doğal olarak bulunan bu özelliğin,
çevre kirlenmesine yol açmamak amacıyla, deterjanlara
da kazandırılması zorunludur.
Bileşenleri ve etkisi. Temizleyici maddelerin yarattığı
bütün etkiler, temelde, su molekülleri arasındaki bağları
zayıflatarak, suyun yüzey gerilimini değiştiren yüzey
etkinlik özelliğine dayanır. Yüzey etkin maddeler, suyun,
yıkanacak maddeyi daha kolay ıslatmasını sağlar.
Yüzey etkin maddenin molekülleri, gözle görülemeyecek
kadar küçük olmalarına karşın, bir baş ve bir kuyruktan
oluşurlar. Baş, su yüzeyinde konaklar; kuyruksa
dışarı doğru itilir. Böylece, yüzey etkin maddenin molekülleri,
yüzeyde yeralan su molekülleri arasındaki
elektrostatik kuwetleri kırarlar. İki tür yüzey etkin madde
vardır: Yağlardan elde edilen sabunlar, günümüzde
çoğunlukla alkilaril sülfonat gibi petrol yan ürünlerden
elde edilen deterjanlar.
Ürünlerin çoğu, her birinin kendine özgü işlevi olan,
bir düzineye yakın maddeden oluşmuştur. Ne var ki, deterjanı oluşturan bu maddelerin tümü temizleme iş
leminde yeralmaz. Sözgelimi, çamaşır tozlarına,çama
şır makinesinin kazanını korumak için, bir korozyon
önleyici madde eklenir. Yalnızca yüzey etkin maddeye
dayanan ürünler, tablet ve yonga biçiminde olanlardır.
Her ikisi de sabundan kaynaklanır. Yapımlarında kullanılan
yağların seçimi ve işlenme biçimi, ürünün özelliklerini
etkiler, öbür ürünlerin çoğunda, temizleme etkisini,
yüzey etkin madde ve bu maddenin gücünü artı
ran, `yapıcı` adı verilen madde yaratır. Yapıcı olarak
çoğunlukla, sodyum tripolifosfat kullanılır. Hem sabunlarda,
hem deterjanlarda yağlı kiri yüzey etkin madde,
katı tanecikleri de yapıcı çözer; ama ikisinin de bir ölçü
de ortak çalıştıkları söylenebilir.
Dokumaların yıkanmasında kullanılan ürünlerde,
söz konusu bu iki madde kabaca aynı orandadır. Mineral
kirinin az olduğu bulaşıklarda, yüzey etkin maddenin
oranı artırılır. Sert yüzeylerin temizliğindeyse, tersine,
daha büyük oranda yapıcı bulunur.
Yağlı kir küçük, eksi yüklü tanecikler halinde, katı kirse,
temizleyici maddede bulunan bileşiklerin etkisiyle
oluşan eksi yüklü molekül kafeslerine girmiş tanecikler
halinde, yıkanan eşyadan yıkama suyuna alınır. Dokuma
üstünde yeniden birikmelerine engel olmak için,
ürüne çok yüklü ve tortulaşmayı önleyici maddeler eklenir.
Lekelerin temizlenmesi, yüksek sıcaklıklarda ve
alkali yıkama suyunda iyi sonuç veren kimyasal bir
ağartıcıyla (sodyum perborat) yapılır. Renk atması, kumaşa yapışan ve mavi-beyaz bir ışık veren optik parlatı
cıyla düzeltilir. Ürüne ayrıca, kan gibi protein lekelerini
katalizör işlevi görerek parçalayan enzimler de eklenebilir.
Çamaşır tozlarına, temizleyici etkisini bozmadan,
akışkanlık ve kolayca çözünme özelliği kazandıran dü
zeltici katılır. Sabun tozu için en uygun olanı, sodyum
silikat ile sodyum sülfat karışımıdır. Sıvı ürünler çok yo
ğun ve genellikle birbirlerine karışmayan maddeler içerir.
Bu nedenle, sodyum ksilen sülfonat gibi bir çözücü
madde (hidrotrop) eklenmesi gerekir.
Üretim yöntemleri. Deterjan tozlarında, temel deterjan
maddesi, köpük artırıcı (gerekliyse), yapıcı ve düzelticiden,
bir macun elde edilir. Bu karışım, bir kurutma kulesinin
tepesinden içeri pompalanarak, püskürtmeyle
kurutulur. Püskürtülen damlacıklar, bir sıcak hava akımı
arasından aşağı düşerek, içi boş kürecikler haline gelirler.
Toz toplanır ve taşıyıcı banttan geçirilerek, ısıya dayanıksız
bileşenleri ölçülür.
Sıvı deterjanların üretimi, karmaşık işlemler gerektirmez.
Karıştırma yoluyla kararlı bir çözelti ya da asıltı elde
edilir. Ürünler aşağı yukarı sıvı halde ya da son derece
çözünür olan deterjandan kaynaklanır. Çözünme
oranı ortamın üstünde olan köpük artırıcılar da kullanılmalıdır.
Hidrotrop da, bileşenlerin karışmasını sağlar.