roketler ve füzeler
Roket terimi, havasız çalışan jet motoru için kullanıldığı gibi, bu güçle uçan araçlar için de kullanılmaktadır. İtme gücü için havanın oksijenine başvurmayan roketler, güdümlü mermiler, uzay fırlatıcıları, ;vb`yse, genel füze terimiyle belirtilir. (Ayrıca, Bk. FÜZE.) Bir rokette, bilimsel aygıtları kısa parabolsü uçuşlarla atmosferin kenarına kadar götüren küçük roketlere, `sondaj roketleri` denir. Uzay araçlarını yörüngelerine taşıyacak biçimde yapılan büyük ve çok kademeli roketlerse, `taşıyıcı araç` diye adlandırılır. Bunların motorları, sıvı yakıtla olduğu gibi, katı yakıtla da çalışabilmektedir. İtiş gücünün temel ilkesi,. Newton`un üçüncü hareket yasasıdır (her etki, ters yönde ve aynı güçte bir tepki oluşturur). Roket, arkasından fırlatılıp, maddenin itişiyle öne doğru gider. .
“Roket terimi, havasız çalışan jet motoru için kullanıldığı gibi, bu güçle uçan araçlar için de kullanılmaktadır. İtme gücü için havanın oksijenine başvurmayan roketler, güdümlü “
Roket terimi, havasız çalışan jet motoru için
Roket terimi, havasız çalışan jet motoru için kullanıldığı
gibi, bu güçle uçan araçlar için de kullanılmaktadır. İtme
gücü için havanın oksijenine başvurmayan roketler,
güdümlü mermiler, uzay fırlatıcıları, ;vb`yse, genel füze
terimiyle belirtilir. (Ayrıca, Bk. FÜZE.) Bir rokette, bilimsel
aygıtları kısa parabolsü uçuşlarla atmosferin kenarına kadar götüren küçük roketlere, `sondaj roketleri`
denir. Uzay araçlarını yörüngelerine taşıyacak biçimde
yapılan büyük ve çok kademeli roketlerse, `taşıyıcı
araç` diye adlandırılır. Bunların motorları, sıvı yakıtla olduğu
gibi, katı yakıtla da çalışabilmektedir.
İtiş gücünün temel ilkesi,. Newton`un üçüncü hareket
yasasıdır (her etki, ters yönde ve aynı güçte bir tepki
oluşturur). Roket, arkasından fırlatılıp, maddenin itişiyle
öne doğru gider. Hareketin hızı, atılan maddenin miktarına
ya da hızına bağlıdır. Yanan ve genişleyen gazların,
dar memelerden geçirilip hızlandırılarak atılması,
roketi ters yöne doğru iter.
Tarihçe. Tarihte bilinen ilk roket, XIII. yy. başlarında
Çin`de, barutun bulunmasından sonra yapıldı. Ucuna,
içinde barut bulunan birtüpün bağlandığı biroktan olu
şuyordu. Bu `çubuk-dengeli` roketler hızla gelişti ve
XIII. yy`ın ortalarında önce Moğollar, sonra da Araplar,
savaşlarda roket kullanmaya başladılar. Bu arada roket,
Haçlı seferlerine katılan Fransızlar tarafından Avrupa`ya
da götürüldü ve 1429`da Jeanne d`Arc yönetimindeki
Fransız askerleri, Orleans`ı roketlerle savundular.
Ama, aynı dönemde top ve küçük silahlar daha
etkili olduğundan, roket kullanımı çok geçmeden bırakıldı.
1792`de Hindistan`da çarpışmakta olan İngiliz askerleri,
küçük metal gövdeli roketlerle yapılan saldırıların
çok etkili olduğunu görünce, Woolwich silah fabrikası
müdürü Albay Congreve, 1804`te bu yalın roket
üstünde çalışmaya başlayıp, yangın başlığı (ya da patlayıcı
başlık)takarak, roketi etkili birsilah halinegetirmeyi
başardı.
Ne var ki, roketlerin hedefleri bulrnası konusundaki
ilk başarılı sonuçlar, ancak XIX. yy. ortalarında, İngiliz
William Hale`in çıkış ağzına eğik kanatçıklar takmasıyla
alınmaya başlandı. Roketlerin o tarihte oldukça kısa
olan erimleri de, 1855`te Albay Boxer`ın, Fransız Frezier`nin
iki roketi bir araya getirme düşüncesini uygulamaya
geçirmesiyle artırıldı. Sonuçta, iki kademeli roket
ortaya çıktı: Yanıp bitmiş olan birinci kademe, arada
bulunan bir patlayıcı yardımıyla ikinci kademeyi ateş
liyordu.
Yanıcı sıvıların itici gücü ve roket gücünün uygulanması
konusundaki çalışmalar sürdürülerek, bu konudaki
ilk gerçekçi kuramcı olan Konstantin Eduardoviç Tsi-
■ olkovskiy, 1883`te, roketin uzayda yararlı olacağını dü
şünerek, artan egzoz hızı ile kütle oranının (ilk ağırlığın,
yakıt yandıktan sonraki ağırlığa oranı) önemini ve araç
hızının artışında bu ikisi arasındaki bağı anlayan ilk bilim
adamı oldu. Roketleri yan yana ve arka arkaya bağlayıp,
çok kademeli roket motorları konusunda çalışmalara
başladı.
Tsiolkovskiy`in çalışmaları, Almanya ve ABD gibi ülkelerde,
aynı konuda araştırmaların başlatılmasına yol
açtı; SSCB`de 1929`da Leningrad`daki Gaz Dinamiği
Laboratuvarı`nda roket konusunda çalışmalara resmen
başlandı. 1933`te bu laboratuvar ile Moskova`daki Jet
Gücü Araştırma Grubu`nun çalışmalarının birleştirilmesinin
ardından, 1936`da 5,63 km yüksekliğe kadar çı
kan sıvı yakıtlı roketler yapıldı.
Almanya`da bu tür çalışmaların öncülüğünü Hermann
Oberth yaptı. Oberth`in sıvı yakıtlı roket kuramı,
1927`de birkaç genç mühendisin Uzay Uçuşları Birli-
ği`ni kurmalarına yol açtı. Bu grubun gerçekleştirdiği
deneyler, Almanların savaş sırasında, roketli silahlar gü
cü bakımından ilk sırayı almasını sağladı. Grubun
1934`te Naziler tarafından dağıtılmasından sonra,
Wemher vonlBraun gibi bazı üyeleri askerî araştırmalara
giriştiler. Almanların V-2 roketlerini geliştirme çalış
malarına öncülük eden von| Braun, daha sonra ABD`ye
giderek, Apollo programına kadar bu konudaki çalış
malarını sürdürdü (ama, ABD`de roket konusundaki
çalışmaların öncülüğünü Robert Goddard yapmış, kü
çük grubu ve kısıtlı harcamalarıyla çalışmalara 1920 yıllarında başlayarak, 1926`da da ilk sıvı yakıtlı roketi
uçurmayı başarmıştır).
1945`te İkinci Dünya Savaşı`nda Almanya`nın yenilmesiyle
ABD ve SSCB`nin eline geçen roket teknolojisi,
Ay`a ilk insanın inişine kadar sürekli olarak geliştirildi.
Roket sistemleri. Roket gücünün sağlanmasında çeşitli
yöntemler kullanılmasına karşılık, tümünün temelini
Newton yasası oluşturur. İtiş gücü sağlayan sistemler
için karşılaştırma ölçütü, özgül itiş gücüdür (İsp). Özgül
itiş gücü, birim yakıttan, bir saniyede alınacak bir itiş gü
cüdür. İsp saniye olarak ölçülür ve egzoz hızıyla doğrudan
ilgilidir (yaklaşık 102 saniyelik bir İsp 1 km/saniyelik
bir egzoz hızı sağlayıp, İsp yükseldikçe, belirli bir itiş gü
cü için gerekli yakıt kütlesi azalır.
Yüksek itiş güçlü roketler. Çekim gücü olan gezegenlerden
kalkış ve buralara yumuşak iniş yapmak için, itiş gü
cünün, araç ağırlığından fazla olması gerekir. Bu amaç
la kullanılan roket motorları, kimyasal ya da nükleer
güçlü roketlerdir. Kimyasal türlerde katı ve sıvı yakıtlar
kullanılır. İkisi de, yanarak egzoz tepkisi sağladığından, oksijen kaynağı gerektirir. Katı yakıtlar genellikle, barutla
ateşlenen bir kuru yakıt ile oksijen bakımından zengin,
kuru kimyasal madde karışımından oluşurlar (polizobüten
ve amonyum perklorat karışımı gibi). Bu tür
yakıtların, yalınlıklarının sağladığı olumlu özelliklerine
karşılık, İdlerinin düşük olması ve büyük yanma odası
gerektirmeleri gibi sakıncaları vardır.
Hidrazin ve sıvı hidrojen gibi yakıtlar ile sıvı oksijen
gibi yükseltgeyici maddelerin, türbopompalarla ayrı
ayrı küçük yanma odasına pompalandığı modern sıvı
yakıtlı motorlar, istendiği zaman durdurulabilir, yeniden
çalıştırılabilir ve gaz ayarı yapılabilir. Ama, bu tür
motorlar oldukça karmaşıktırlar ve arıza olasılığını artırmaktadırlar.
Geleceğin yüksek güç sistemi olarak, nükleer itiş gü
cü üstünde durulmaktadır. Fisyon tepkimesiyle çok
yüksek ısı veren katı çekirdekli maddeler, yakın dö
nemde ABD`de ve eski SSCB`de denenmiştir. Bu tür bir
sistemde, çekirdek üstüne pompalanan yakıt, ısınarak
bir memeden dışarı çıkar. Gene denemeleri yapılmış
olan füzyon roketindeyse, güneşte olduğu gibi, çok
yüksek enerji veren bir hidrojen çevrimi sürecinden yararlanılır.
Küçük boyutlardaki kimyasal roketler, günümüzde,
yörünge değiştirmelerde, yörüngeye giriş-çıkışlarda,
uzay uçuş başlığı değiştirmelerinde, uyduların ve sonda
araçlarının denetlenmesinde ve roket kademelerinin
ayrılmasında kullanılmaktadır. Katı yakıtlar, yalnızca bir
tek yanış gerektiren durumlarda (kademe ayırması gibi)
kullanılır.
Düşük itiş güçlü roketler. Çok yüksek İsp sistemleri, motor
ağırlığına göre çok kısa süreli itiş gücü sağlayabildiklerinden,
yalnızca `eylemsizlik`in bulunduğu durumlara
elverişlidirler. Bu sistemlerden, gelecekte kullanılma
olasılığı en büyük olanlardan biri, uzay uçuşları deneyleri
yapılmış olan elektrostatik roketler ya da iyon roketeridir. Bunlar cıva sezyum iyonlarının yalıtılması ve egzoz
oluşturacak biçimde hızlandırılmasıyla çalışırlar ve
itiş gücünün çok küçük olmasına (yaklaşık 0,21835 gr)
karşılık, oldukça büyük yakıt yükü ve nükleer jeneratör
aracılığıyla sürekli olarak (yıllarca) hızlarını artırarak, sonuçta
çok büyük hızlara erişebilirler.
İsp değerleri. Kimyasal roketler için tipik İsp değerleri
şunlardır: Katı, 245 saniye; sıvı oksijen-gazyağı (Satürn
V roketi birinci kademesi), 260 saniye (deniz düzeyi);
sıvı oksijen-sıvı hidrojen (LH2-Saturn-5 üst kademesi)
456 saniye (vakumda). Nükleer roketlerde aynı değerlerse
şunlardır: Katı çekirdek-Lh2, 600-1 500 saniye;
gazlı çekirdek, 3 000 saniye; iyon 10 000-100 000 saniye;
plazma 20 000 saniye kadar; foton, 10 milyon saniyeye
kadar.
ABD`de motorlar, genellikle, belirli bir itici kademesi
için yapılmaktadır. Her kademe, kendi içinde bir roket
oluşturur. NASA tarafından parasal destek gören yar
pımcı firmalar, çeşitli tipler üstünde çalışmakta ve bunların
arasından en uygun olanları seçilmektedir. Bu tür
yapımlarda genellikle, gövde, yapı öğeleri ve yakıt
tankları, büyük uçak fabrikalarından biri tarafından üretilmekte,
farklı yerlerde yapılan motorlar aynı yerde
monte edilmektedir. Roket kademeleri, yapıldıkları
yerlerden ayrı ayrı, uçakla, karayoluyla ve bazı durumlarda
büyük treylerlerle (Satürn 5 füzesinin büyük alt
kademeleri gibi) fırlatma alanına getirilmekte ve fırlatma
rampası üstüne dik olarak monte edilmektedir. Buna
karşılık Satürn IB ve Apollo 5, dünyanın en geniş binası
olan Cape Kennedy`deki montaj binasında dikey
olarak monte edilmişler ve sonra dev bir taşıyıcıyla 2,5
km uzaklıktaki fırlatma rampasına taşınmışlardır.
SSCB`de yapılmış olan Standart `S`adlı roket motoru,
ABD motorlarından daha büyük ve güçlü olduğundan,
yatay olarak monte edilmiş ve fırlatma rampasına trenle getirilerek, orada dikey duruma sokulmuştur.
Fırlatma hazırlıkları (geri sayma), karmaşık yakıt ikmali
ve çeşitli denetim işlemleri nedeniyle günlerce önceden
başlar. Son ateşleme işlemleri genellikle üç dakika
geri saymakla otomatik olarak yapılır. Tutucu kollar,
roket motorlarını 2-4 saniye kadartutarlar. Roketin yükselmesiyle
azalan hava, roket motorlarının egzozlarını
kısaltıp genişletir. Yalnızca uzayda çalışacak biçimde
yapılmış olan üst kademe motorlarındaki egzoz çapları,
daha uzun ve daha dardır. Özellikle katı yakıt motorlarında
yön denetimi, bu çanların hareketleriyle sağlanır.
Uzaya çıkış sırasında bazen, ivme yüklerinin azaltılması
amacıyla, roket motorlarından biri susturulur. İlk
kademenin yakıt tüketip ayrılması, 48-80 km`ler arasında
olur. Böylece bir ya da daha çok üst kademe roketi,
yükü, yörüngelere götürür. Bu sırada hız yaklaşık 28
000-30000 km/`saati bulur. Roketlergenellikle, atılıştan
12-13 dakika sonra yörüngeye varırlar.