Sir Walter Norman Haworth
İngiliz kimyacısı (Chorley 1883-BarntGreene, Birmingham 1950). Manchester Üniversitesi`ni bitiren Sir Walter Norman Haworth, Göttingen Üniversitesi`nde doktorasını verip, Londra İmperial Koleji laboratuvarı yöneticiliğine getirildi (1911). Saint Andrew (1912-1920), Durham (1920), Birmingham (1928) üniversitelerinde ve Newcastle`de King`s College`da ders verip (1920- 1925), Birmingham Üniversitesi kimya bölümü yöneticiliği (1925-1948), Londra Krallık Derneği Üyeliği (1928), Kimya Kurumu başkanlığı (1944-1946) yaptı. Birçok bileşiğin (selüloz, glikojen, nişasta) yapısını açıkladı. Şekere olan ilgisi, molekülünün yapısı şekerinkine çok benzeyen C vitaminini bulmasına yolaçtı; arkadaşlarıyla birlikte çalışarak C vitamini (askorbik asit) bireşimini gerçekleştirdi (1934; bu buluştan sonra C vitamini büyük ölçüde üretildi). .
“İngiliz kimyacısı (Chorley 1883-BarntGreene, Birmingham 1950). Manchester Üniversitesi`ni bitiren Sir Walter Norman Haworth, Göttingen Üniversitesi`nde doktorasını verip, Londra İmperial Koleji “
İngiliz kimyacısı (Chorley 1883-BarntGreene, Birmingham
İngiliz kimyacısı (Chorley 1883-BarntGreene, Birmingham 1950). Manchester Üniversitesi`ni bitiren Sir Walter Norman Haworth, Göttingen Üniversitesi`nde doktorasını verip, Londra İmperial Koleji laboratuvarı yöneticiliğine getirildi (1911). Saint Andrew (1912-1920), Durham (1920), Birmingham (1928) üniversitelerinde ve Newcastle`de King`s College`da ders verip (1920- 1925), Birmingham Üniversitesi kimya bölümü yöneticiliği (1925-1948), Londra Krallık Derneği Üyeliği (1928), Kimya Kurumu başkanlığı (1944-1946) yaptı. Birçok bileşiğin (selüloz, glikojen, nişasta) yapısını açıkladı. Şekere olan ilgisi, molekülünün yapısı şekerinkine çok benzeyen C vitaminini bulmasına yolaçtı; arkadaşlarıyla birlikte çalışarak C vitamini (askorbik asit) bireşimini gerçekleştirdi (1934; bu buluştan sonra C vitamini büyük ölçüde üretildi). Biyoloji, kimya ve fiziğin bakteriyel polisakaritlere ilişkin sorunlarına eğilip, 1937`de Nobel Kimya Ödülü`nü Paul Karrer`le paylaştı. Başlıca yapıtı: The Constitutiorı ofSugars(Şekerlerin Yapısı, 1929).
Sir Cyril Norman Hinshelvvood
İngiliz kimyacısı (Londra 1897-ay.y. 1967). Oxford Balliol College`ı bitiren (1920) Sir Cyril Norman Hinshelwood, Oxford Trinity College`da ders verdi (1921- 1937). Krallık Derneği üyeliğine getirilip (1929), Londra Kimya Kurumu başkanlığında bulundu (1936-1948). Londra İmperial College`da araştırmacı profesörlüğe atandı (1964). Sir Cyril Norman Hinshelwood, oksijen ile hidrojenin birleşerek suyu oluşturmaları olayını açıkladı. Tepkimenin hızı ve kinetiği üstünde çalışarak basit görünen tepkimenin ayrıntılarını ortaya koydu: Hidrojen molekülü hidrojen atomuna bölünür; bir hidrojen atomu, bir oksijen molekülüyle birleşerek bir hidroksil atomu oluşturur ve bir oksijen atomu açığa çıkar; bu zincirleme tepkime, bütün hidrojen ve oksijenlerin birleşmesi bitene kadar sürer. Yüksek basınç ve sıcaklığın, normal koşullarda, .
“İngiliz kimyacısı (Londra 1897-ay.y. 1967). Oxford Balliol College`ı bitiren (1920) Sir Cyril Norman Hinshelwood, Oxford Trinity College`da ders verdi (1921- 1937). Krallık Derneği üyeliğine “
İngiliz kimyacısı (Londra 1897-ay.y. 1967). Oxford
İngiliz kimyacısı (Londra 1897-ay.y. 1967). Oxford Balliol College`ı bitiren (1920) Sir Cyril Norman Hinshelwood, Oxford Trinity College`da ders verdi (1921- 1937). Krallık Derneği üyeliğine getirilip (1929), Londra Kimya Kurumu başkanlığında bulundu (1936-1948). Londra İmperial College`da araştırmacı profesörlüğe atandı (1964). Sir Cyril Norman Hinshelwood, oksijen ile hidrojenin birleşerek suyu oluşturmaları olayını açıkladı. Tepkimenin hızı ve kinetiği üstünde çalışarak basit görünen tepkimenin ayrıntılarını ortaya koydu: Hidrojen molekülü hidrojen atomuna bölünür; bir hidrojen atomu, bir oksijen molekülüyle birleşerek bir hidroksil atomu oluşturur ve bir oksijen atomu açığa çıkar; bu zincirleme tepkime, bütün hidrojen ve oksijenlerin birleşmesi bitene kadar sürer. Yüksek basınç ve sıcaklığın, normal koşullarda, moleküllerin birleşerek oluşturduğu zincirleme tepkimenin hızını etkilediğini ve patlamaya yolaçtığını kanıtladı (hidrojen ve oksijen birleşmesinin temel bir kimyasal tepkime olarak benimsenmesinden sonra, öbür kimyasal tepkimeleri açıklamak kolaylaştı). Bu araştırmasını tamamladıktan sonra, bakteri çalışmaları için geliştirdiği inorganik kimya araştırmalarından yararlanarak, bakterilerin zaman içinde antibiyotiklere karşı direnç kazandıklarını ortaya koydu. 1956`da Nobel Kimya Ödülü`nü Rus kimyacısı Nikolay N. Semyonov`la paylaştı.
Miloş Forman
.
“Çek sinema yönetmeni (Caslav, Doğu Polonya 1932). Prag Sinema Yüksekokulu`nu bitiren Miloş Forman, Prag`da Lanterna Magika`da birçok gösteri yönetti. Maça Ası ( CernyPetr, 1963), Bir Sarışının “
Çek sinema yönetmeni (Caslav, Doğu Polonya 1932).
Çek sinema yönetmeni (Caslav, Doğu Polonya 1932). Prag Sinema Yüksekokulu`nu bitiren Miloş Forman, Prag`da Lanterna Magika`da birçok gösteri yönetti. Maça Ası ( CernyPetr, 1963), Bir Sarışının Aşkları (Lasy Jed- ne Plavovlasky, 1965) ve Koşun İtfaiyeciler (Hori ma Paneko, 1967) adlı filmlerini çektikten sonra, ABD`ye yerleşti. Peşpeşe gerçekleştirdiği filmlerle, çağımızın en büyük sinema ustaları arasına girdi: Taking off(Kalkış, 1971), Guguk Kuşu (Ohe FllewOveraCuckoo`sNest, 1975; Oscar Ödülü`nü aldı), Hair (1978), Amadeus (1984, Oscar Ödülü`nü aldı), Valmont (1989).
Karaorman
.
“Almanya`da dağ kütlesi. Almanya`nın güneybatı kesiminde, Baden-Württemberg eyaletinde yeralan Karaorman`ın (Almanca Schwarzwald), yüzölçümü 6 009 km2`yi, kuzeyden güneye uzunluğu 161 km`yi, “
Almanya`da dağ kütlesi. Almanya`nın güneybatı
Almanya`da dağ kütlesi. Almanya`nın güneybatı kesiminde, Baden-Württemberg eyaletinde yeralan Karaorman`ın (Almanca Schwarzwald), yüzölçümü 6 009 km2`yi, kuzeyden güneye uzunluğu 161 km`yi, en yüksek noktası Feldberg`de 1 493 m`yi bulur. Dağlar arasındaki verimli vadilerde, özellikle üzüm (şarap üretimi) yetiştirilir ve hayvancılık yapılır. Ormanlık kesimleri, yakın dönemde asit yağmurlarından büyük zarargörmüş- tür. Tahta oymacılığı, oyuncak ve guguklu saat yapımı gibi el sanatlarının geliştiği bölge, kış sporları merkezleri ve içmeleriyle çok sayıda turist çekmektedir.
cangıl ve yağmur ormanı
Çoğunlukla eşanlamlı kullanılan ama birbirini tam karşı lamayan iki terim. Bu terimlerin daha yerinde ve daha kesin anlamlı olanı, yağmur ormanıdır. Yağmurormanı terimi, yılda 1,8 m`den çok yağmur alan, çoğunlukla tropikal bölgelerde bulunan (ama bu bölgelerle sınırlı değildir) yoğun orman alanlarını belirtir. Yağmur ormanları değerli kereste kaynakları oluşturmaları bakı- mıdan önemlidir ve tropikal bölgelerde kauçuk, çay, kahve, muz, şekerkamışı gibi ticarete yönelik ürünlerin yetiştirilmesine uygun yer sağlarlar. Ayrıca, yeryüzü nün hem ekonomik yönden henüz yararlanılmamış, hem de bilimsel yönden gerektiği kadar tanınmayan son bölgelerinden bazılarını kapsarlar. Cangıl terimi önceleri Hindistan`daki balta girmemiş çalılık topraklarıjanlatırken,sondaları her türlüormanlık ve ağaçlık topraklar .
“Çoğunlukla eşanlamlı kullanılan ama birbirini tam karşı lamayan iki terim. Bu terimlerin daha yerinde ve daha kesin anlamlı olanı, yağmur ormanıdır. Yağmurormanı terimi, yılda 1,8 m`den “
Çoğunlukla eşanlamlı kullanılan ama birbirini
Çoğunlukla eşanlamlı kullanılan ama birbirini tam karşı
lamayan iki terim. Bu terimlerin daha yerinde ve daha
kesin anlamlı olanı, yağmur ormanıdır. Yağmurormanı
terimi, yılda 1,8 m`den çok yağmur alan, çoğunlukla
tropikal bölgelerde bulunan (ama bu bölgelerle sınırlı
değildir) yoğun orman alanlarını belirtir. Yağmur ormanları
değerli kereste kaynakları oluşturmaları bakı-
mıdan önemlidir ve tropikal bölgelerde kauçuk, çay,
kahve, muz, şekerkamışı gibi ticarete yönelik ürünlerin
yetiştirilmesine uygun yer sağlarlar. Ayrıca, yeryüzü
nün hem ekonomik yönden henüz yararlanılmamış,
hem de bilimsel yönden gerektiği kadar tanınmayan
son bölgelerinden bazılarını kapsarlar.
Cangıl terimi önceleri Hindistan`daki balta girmemiş
çalılık topraklarıjanlatırken,sondaları her türlüormanlık
ve ağaçlık topraklar için kullanılmaya başlanmıştır. Gü
nümüzde daha çok ormana zarar veren ağaç kesiminden
sonra ya da orman içinde tarla açılarak bir süre tarım
yapıldıktan sonra yüzüstü bırakılarak niteliği bozulan
yağmur ormanlarında gelişen çalılık, sık bitki
örtüsünü belirtmede kullanılmaktadır.
Yağmur ormanı tipleri. Yağmur ormanları başlıca iki
kümede toplanabilir: Tropikal bölge yağmur ormanları,
ılıman bölge yağmur ormanları, Tropikal yağmur ormanı,
yaprak dökmeyen geniş yapraklı ağaçların oluş
turdukları `kubbe`, bu ağaçların altında asmalar ve epifitlerden
(ağaçlar üstünde yetişen bitkiler) oluşan bir ormanaltı
kuşağı, nispeten açık bir toprak yüzeyi ve çok
sayıda bitki ve hayvan türü içermesiyle nitelenir. En iri
ağaçlar ana kubbeyi oluştururlarken, daha küçük ağaç
lar, üstteki ağaç kubbesinin altında, gölgeye daha dayanıklı
türlerden oluşan bir tabaka oluştururlar. Tropikal
yağmur ormanlarının üst kubbesi en çok 30-50 m arasındadır;
ama tek tek bazı ağaçlar, ormanın toprak yü
zeyinden 60 m kadaryukarı yükselebilir. En geniş tropikal
orman bölgeleri Güney Amerika`da Amazon havzasında,
Afrika`daki ekvator bölgelerindeki düzlüklerde,
Güneydoğu Asya`nın (özellikle Sumatra ve Yeni Gine`de)
hem kıta kesiminde, hem de adalarında yeralırlar.
Orta Amerika`da ve Avustralya`nın Queensland kı
yısı boyunca da küçüktropikal yağmur ormanı bölgelerine
rastlanır.
Daha yüksek enlem derecelerinde yer alan yağışlı,
deniz iklimi etkisinde bölgelerde yetişen ılıman yağmur
ormanları, tropikal yağmur ormanlarından daha dar bir
alan kaplamalarına karşılık, dünyanın en değerli kerestelerinin
bir bölümü bu ormanlardan elde edilir. Ilıman
yağmur ormanları Kuzey Amerika`nın kuzeybatı kıyı
sında, Şili`nin güney kesiminde, Tasmanya`da, bir ölçü
de de Avustralya`nın güneydoğu kesiminde ve Yeni Zelanda`da
yeralırlar. Bu ormanlar, boyları tropikal yağ
mur ormanlarındakilerin boyunu aşan, ama tür çeşitleri
daha az ağaçlardan oluşur. Kuzey Amerika`daki ılıman
yağmur ormanlarında sekoya ve ladinağacı gibi kozalaklılar
ağır basarken, batı yarıküredekilerde özellikle
okaliptüs; Araucaria ve Antarktika kayını gibi türler ço
ğunluktadır.
Çevrebilim. Yağmur ormanları, yeryüzünün toplam kara
yüzölçümünün yüzde altısından azını kaplar, buna
karşılık bilinen bütün hayvan ve bitki türlerinin dörtte
üçünü barındırırlar (üstelik, henüz bilinmeyen daha bir
çok türü de kapsadıkları kesindir). Yakın dönemdeki
araştırmalar, türlerdeki bu büyük çeşitliliğin yağmur ormanlarının
yerbilim zamanları boyunca dinamik ve istikrarsız
bir yapı sergilemesiyle ilgili olduğu kanısını
uyandırmaktadır. Görünüşte verimli bir bolluk sergilemelerine
karşın, yağmur ormanları kolay bozulabilen
çevre sistemleri oluştururlar. Üst orman örtüsü kaldırıldığında
yağmur ormanlarının toprakları, birçok bitki tü
rünü besleme yeteneğini hızla yitirir; hattâ bazı topraklar
verimsiz laterite dönüşür. Yağmur ormanlarının
dünyadaki iklim değişikliklerinde oynadıkları rol henüz
açıklığa kavuşmamış olmakla birlikte, yer yer yokedilmelerinin,
yerel iklimler üstünde çoğunlukla büyük bir
etki yaptığı bilinmektedir.
insan ve yağmur ormanları. Tarih boyunca insanlar
kendilerine oturacak yer açmak, kereste sağlamak ve
tarım yapabilmek amacıyla yağmur ormanlarını kesmişlerdir.
Sözgelimi, yüksek kesimlerdeki tropikal ormanların
geniş kesimlerinde, ormanı yakarak tarla aç
ma,sonra açılan toprak verimsizleşince yer değiştirerek
yeni bir tarla açma biçiminde uygulanan gezgin tarım,
bu ormanların bozulmasına yol açmıştır. Alçak topraklardaki
ormanlar da, birçok bölgede aynı nedenle azalmaktadır.
Cava adasında alçak topraklardaki yağmur
ormanları aşağı yukarı bütünüyle yok edilmiş ve yerlerini
pirinç tarlaları ya da kauçuk gibi ticarete yönelik
ürünlerin yetiştirildiği büyük tarım işletmeleri almıştır.
XX. yy. başından bu yana yağmur ormanlarının kıyımı
nın büyük boyutlara erişmesi nedeniyle, günümüzde
çok sayıda örgüt bu kıyıma karşı savaşım vermektedir.
Norman Eric Kirk
.
“Yeni ZelandalI siyasetçi (Waimate, Canterburg 1923- Wellinton 1974). İşçi Partisi`nden milletvekilliğine seçilen (1957) Norman Eric Kirk, 1964`te parti başkanlığına getirildi. İşçi Partisi`nin “
Yeni ZelandalI siyasetçi (Waimate, Canterburg 1923-
Yeni ZelandalI siyasetçi (Waimate, Canterburg 1923- Wellinton 1974). İşçi Partisi`nden milletvekilliğine seçilen (1957) Norman Eric Kirk, 1964`te parti başkanlığına getirildi. İşçi Partisi`nin 12 yıllık bir aradan sonra 1972 genel seçimlerini kazanmasıyla başbakanlığa atanıp, Yeni Zelanda birliklerini Vietnam Savaşı`ndan çekti; Çin Halk Cumhuriyeti`ni tanıdı; Fransızların Büyük Okyanus`ta nükleer denemeler yapmalarını şiddetle protesto etti.
Normandiya
Fransa`nın kuzeydoğu kesiminde tarihsel bölge. Manş denizi kıyısında yeralan, doğuda Picardie, batıda Bretagne bölgeleriyle sınırlı olan Normandiya, İ.Ö. I. yy`da Julius Caesar tarafından alınıp, Augustus döneminde Lugdunensis`e katıldı (İ.Ö. 27`ye d.). V. yy`da Franklar tarafından işgal edilerek, Neustria`nın bir bölümünü oluşturdu (VI. yy.). IX. yy`da Norman akınlarından bü- yükzarargörüp, 911`degünümüzdeki Yukarı Normandiya bölümü, Norman önderlerinden dük Rollon`a verildi (911). Capet sülalesinin müttefiki olarak kalan Rollon`un oğlu William`ın (1035`ten 1087`ye) sınırları kalelerle güvence altına aldığı bölge, 1202`ye kadar Rollon`un soyundan gelenlertarafından yönetilip, o tarihte Fransa`ya bağlandı. Birkaç ayaklanma denemesinin bastırılmasından ve Fransızlar tarafından yeniden ele geçirilmesinden (1436-1450) .
“Fransa`nın kuzeydoğu kesiminde tarihsel bölge. Manş denizi kıyısında yeralan, doğuda Picardie, batıda Bretagne bölgeleriyle sınırlı olan Normandiya, İ.Ö. I. yy`da Julius Caesar tarafından “
Fransa`nın kuzeydoğu kesiminde tarihsel bölge. Manş
Fransa`nın kuzeydoğu kesiminde tarihsel bölge. Manş denizi kıyısında yeralan, doğuda Picardie, batıda Bretagne bölgeleriyle sınırlı olan Normandiya, İ.Ö. I. yy`da Julius Caesar tarafından alınıp, Augustus döneminde Lugdunensis`e katıldı (İ.Ö. 27`ye d.). V. yy`da Franklar tarafından işgal edilerek, Neustria`nın bir bölümünü oluşturdu (VI. yy.). IX. yy`da Norman akınlarından bü- yükzarargörüp, 911`degünümüzdeki Yukarı Normandiya bölümü, Norman önderlerinden dük Rollon`a verildi (911). Capet sülalesinin müttefiki olarak kalan Rollon`un oğlu William`ın (1035`ten 1087`ye) sınırları kalelerle güvence altına aldığı bölge, 1202`ye kadar Rollon`un soyundan gelenlertarafından yönetilip, o tarihte Fransa`ya bağlandı. Birkaç ayaklanma denemesinin bastırılmasından ve Fransızlar tarafından yeniden ele geçirilmesinden (1436-1450) sonra, kesin olarak krallık topraklarına katıldı. 1790`da Calvados, Eure, Manche, Orne ve Seine-Maritime yönetim bölgelerine ayrılıp, İkinci Dünya Savaşı`nda Müttefiklerin Avrupa çıkarmasında kullanıldı.
Normandiya çıkarması
1944 Haziranı’ndaMüttefik kuwetlerin,lEisenhower`ın komutasında, `Overlord` kod adıyla Normandiya kıyı larında Sen körfezine yaptıkları çıkarmaya verilen ad. Aylar süren yoğun hava saldırılarıyla, 2 Haziran`dan başlayarak da Cherbourg ile Pas-de-Calais arasındaki `Atlantik Duvarı` savunma tesislerinin bombalanmasıyla hazırlanan çıkarma, 5-6 Haziran gecesi İngiltere`den yola çıkan 2 000`i aşkın gemi ile hava desteğini sağlayan 7 500 uçak tarafından başlatıldı. 6 Haziran sabahı çıkarma gemileri Sen körfezine ulaşıp, ilk olarak karaya köprü başlarını tutacak 5 tümen çıkarırlarken, Caen ve Carentan yakınlatına da havadan üç tümen indirildi. Müttefikleri Pas-de-Calais kıyılarında beklediklerinden tam anlamıyla baskına uğrayan Almanların kıyı savaşlarını yitirmeleriyle (7-11 Haziran), Müttefikler Montebourg-İsigny-Bayeux-Caen`in .
“1944 Haziranı’ndaMüttefik kuwetlerin,lEisenhower`ın komutasında, `Overlord` kod adıyla Normandiya kıyı larında Sen körfezine yaptıkları çıkarmaya verilen ad. Aylar süren yoğun hava “
1944 Haziranı’ndaMüttefik kuwetlerin,lEisenhower`ın
1944 Haziranı’ndaMüttefik kuwetlerin,lEisenhower`ın komutasında, `Overlord` kod adıyla Normandiya kıyı larında Sen körfezine yaptıkları çıkarmaya verilen ad. Aylar süren yoğun hava saldırılarıyla, 2 Haziran`dan başlayarak da Cherbourg ile Pas-de-Calais arasındaki `Atlantik Duvarı` savunma tesislerinin bombalanmasıyla hazırlanan çıkarma, 5-6 Haziran gecesi İngiltere`den yola çıkan 2 000`i aşkın gemi ile hava desteğini sağlayan 7 500 uçak tarafından başlatıldı. 6 Haziran sabahı çıkarma gemileri Sen körfezine ulaşıp, ilk olarak karaya köprü başlarını tutacak 5 tümen çıkarırlarken, Caen ve Carentan yakınlatına da havadan üç tümen indirildi. Müttefikleri Pas-de-Calais kıyılarında beklediklerinden tam anlamıyla baskına uğrayan Almanların kıyı savaşlarını yitirmeleriyle (7-11 Haziran), Müttefikler Montebourg-İsigny-Bayeux-Caen`in kuzeyi arasında sürekli bir cephe oluşturmayı başardılar. Özellikle Arromanches yapay limanı yoluyla karaya 5 gün içinde 16 tümen çıkardılar ve Avrupa`nın Almanlardan geri alınmasını başlattılar.
Normanlar
IX.-XI. yy`larda İskendinavya`dan yola çıkarak göç seferleri düzenleyen, kendilerine `Vikingler` adını vermiş Germen asıllı yağmacı topluluklarını (Norveçliler,DanimarkalIlar, İsveçliler) belirten ad. Adları `Kuzey insanları` anlamına gelen Normanlar {Normarıdlarda denir), gemicilikte güvenilir yöntemler bulmaları (yıldızlara bakarak yön bulma) ve hızlı, su içi derinliği düşük ilgi çekici bir gemi tipi (snekkja ya da drakkar) geliştirmiş olmaları sayesinde, VIII. yy. sonunda Atlas okyanusu adaları na, Batı Avrupa`ya ulaşmalarını sağlayan göç seferleri düzenlediler. VIII. yy.-X. yy. başı arasında gerçekleştirilen ilk göç dalgası üç yönde gelişti. 700 yılına doğru Shetland adalarını sömürgeleştiren Norveçliler, yayılmalarını özellikle Atlas okyanusuna yönelterek, Orkney adaları, İskoçya`nın kuzeyi, Hebrides adaları, .
“IX.-XI. yy`larda İskendinavya`dan yola çıkarak göç seferleri düzenleyen, kendilerine `Vikingler` adını vermiş Germen asıllı yağmacı topluluklarını (Norveçliler,DanimarkalIlar, İsveçliler) “
IX.-XI. yy`larda İskendinavya`dan yola çıkarak göç
IX.-XI. yy`larda İskendinavya`dan yola çıkarak göç seferleri düzenleyen, kendilerine `Vikingler` adını vermiş Germen asıllı yağmacı topluluklarını (Norveçliler,DanimarkalIlar, İsveçliler) belirten ad. Adları `Kuzey insanları` anlamına gelen Normanlar {Normarıdlarda denir), gemicilikte güvenilir yöntemler bulmaları (yıldızlara bakarak yön bulma) ve hızlı, su içi derinliği düşük ilgi çekici bir gemi tipi (snekkja ya da drakkar) geliştirmiş olmaları sayesinde, VIII. yy. sonunda Atlas okyanusu adaları na, Batı Avrupa`ya ulaşmalarını sağlayan göç seferleri düzenlediler. VIII. yy.-X. yy. başı arasında gerçekleştirilen ilk göç dalgası üç yönde gelişti. 700 yılına doğru Shetland adalarını sömürgeleştiren Norveçliler, yayılmalarını özellikle Atlas okyanusuna yönelterek, Orkney adaları, İskoçya`nın kuzeyi, Hebrides adaları, Man adası ve İrlanda kıyılarını ele geçirdiler. 860`a doğru İrlanda`ya ulaş tılar ve kendi ülkelerinde krallık kurumunun güçlenmesinden tedirgin olan Norveç soyluları, İrlanda`ya yoğun biçimde yerleştiler. Bu arada İsveçliler, İslav ülkelerine yönelerek, kıtayı kuzeyden güneye doğru aşıp, Azak denizine (839) ve İstanbul boğazına (860) ulaştılar. İslav kentlerinde (Novgorod, Kiev) iktidarı ele geçirip (Varegler), İstanbul`da Bizans imparatorlarının muhafız birliklerinde yeraldılar (X. yy.). DanimarkalIlarsa, 810`dan başlayarak, Avrupa`nın güney ve batı kıyıları ile İngiltere`nin doğu ve kuzey kesimlerine yöneldiler. Normanların Batı Avrupa`ya sızmaları, 856-862 yıllarında büyük ölçüde yoğunlaştı ve Kel Charles`ın istilacılara haraç vermeyi kabul etmesi, Norman saldırılarını azaltmaması bir yana, Fransa iktisadını altüst etti. İngiltere`de, Büyük Alfred`in (871`den 899`a) güçlü bir savaş filosu yaptırmasına ve ülke kıyılarını kalelerle donatmasına karşın, DanimarkalIlara ülkenin kuzeydoğu yarısını (Darıelaw) bırakmak zorunda kalmasıyla, üç Norman devleti kuruldu: York Krallığı (876-942); Doğu Anglia Krallığı (877-917); Beş Burg Krallığı (877-942). Frank topraklarındaysa beş Norman devleti ortaya çıktı (başlıca ikisi Nantes`ta [919-937] ;ve Rouen`da [911]). Sonra, 930-980 arasında Norman akınlarının ilk dalgası sona erdi ve Norman devletlerinin büyük bir bölümü, girişilen karşı saldırılarla ortadan kaldırıldı. Grönland`ın Norveçli Kızıl Erik tarafından, Vinland`ın (büyük bir olasılıkla Kanada) da Erik`in oğlu Leif tarafından bulunmasıyla belirlenen ve daha kısa süren ikinci göç dalgası sırasında (X. yy`ın sonu-XI. yy`ın ilk yarısı) DanimarkalIlar, Sven`in komutası altında İngiltere`yi bütünüyle denetimleri altına alırlarken (1044), Bü yük Knud İngiltere`yi ele geçirdi. Ama Knud`un ölü münden sonra, Fatih William İngiltere`yi yeniden fethederek (1066), bu^devieti ortadan kaldırdı (1069). O tarihten sonra Normanların bir bölümü, Frank topraklarında kurulan Normandiya düklüğünde yerleşirlerken, küçük bazı topluluklar da, XI. yy`da, yeni topraklar pe şinde, Akdeniz`e yönelerek Aversa (1030) ve Puglia (1043) kontluklarını, Capua (1058) ve Antakya (1098) prensliklerini, Sicilya Kontiuğu`nu (1072; 1130`da Sicilya Krallığı`na dönüştü) kurdular.
orman
Ağaçlarla kaplı geniş alanları ve bu alanları kaplayan
ağaçları topluca belirten terim. Orman denince akla,
çoğunlukla meşe ya da kayın ağaçlarından oluşan köy
koruluklarından, güneş altında kavrulan Akdeniz ormanlarına
ve balta girmez koyu gölgeli ekvator ormanlarına
kadar çeşitli biçim, renk ve kokuda yoğun bitki
toplulukları gelir. Bu çeşitliliğin nedeni, biraz olsun nem
bulunması koşuluyla, ormanların çeşitli iklimler altında
gelişebilmeleridir.
Bir ormanın iç ikliminin başlıca özelliği, sıcaklık ve
nemlilik iniş çıkışlarının düşüklüğüdür. Ormanda güneş
ışınlarının büyük bölümü, ağaçların tepeleri tarafından
tutulur. Bu yüzden orman, gündüzleri çayırdan daha
serin olur. Ama geceleri hava daha yavaş soğur. Aynı
şey nem için de söylenebilir; ama nemlilik değişikliği
daha azdır.
.
“Ağaçlarla kaplı geniş alanları ve bu alanları kaplayan ağaçları topluca belirten terim. Orman denince akla, çoğunlukla meşe ya da kayın ağaçlarından oluşan köy koruluklarından, güneş “
Ağaçlarla kaplı geniş alanları ve bu alanları
Ağaçlarla kaplı geniş alanları ve bu alanları kaplayan
ağaçları topluca belirten terim. Orman denince akla,
çoğunlukla meşe ya da kayın ağaçlarından oluşan köy
koruluklarından, güneş altında kavrulan Akdeniz ormanlarına
ve balta girmez koyu gölgeli ekvator ormanlarına
kadar çeşitli biçim, renk ve kokuda yoğun bitki
toplulukları gelir. Bu çeşitliliğin nedeni, biraz olsun nem
bulunması koşuluyla, ormanların çeşitli iklimler altında
gelişebilmeleridir.
Bir ormanın iç ikliminin başlıca özelliği, sıcaklık ve
nemlilik iniş çıkışlarının düşüklüğüdür. Ormanda güneş
ışınlarının büyük bölümü, ağaçların tepeleri tarafından
tutulur. Bu yüzden orman, gündüzleri çayırdan daha
serin olur. Ama geceleri hava daha yavaş soğur. Aynı
şey nem için de söylenebilir; ama nemlilik değişikliği
daha azdır.
Ekvator ormanı. Yıllık yağış miktarının 1 500 mm`den
aşağı düşmediği yağışlı ve sıcak iklim bölgelerinde,
özellikle de yağışlar yıl boyunca düzgün bir dağılım
gösteriyorsa, balta girmemiş ekvator ormanları gelişir
ve nerdeyse içinegirilmez bir bitki örtüsü oluşturur. Bu
tür ormanlara Orta Afrika`da, Güneydoğu Asya`da (Hindistan`dan Yeni Gine`ye kadar), Avustralya`da (Kuzey
Queensland) ve Güney Amerika`da And dağlarının
doğusunda (Amazon bölgesi) raslanır.
Bitkiler, ekvator ormanlarında her zaman yeşil ve kat
kattır. Yüksekliği 40 m`yi, hattâ 60 m`yi bulan dev ağaç
ların altında, iki ya da üç kat halinde ormanaltı ağaçları,
sonra yerden birkaç metre yükseklikte ve yarı karanlıkta,
ağaççıklardan, çalılardan ve otlardan oluşan bir kat
görülür. En yüksek ağaçların dallarının üstünde sürüngen
sarılgan (sarmaşık), asalak bitkiler bulunur ve ağaç
ların üstünde, üstbitken bitkiler (orkideler) yetişir. Topraksa
aşağı yukarı çıplaktır; çünkü çok az ışık alabilir.
Ekvator ormanlarında, pek çok hayvan (ama yalnızca
en yüksek katlarda) yaşar. Bunlar ağaççıl (kurbağalar,
papağanlar, sürüngenler) ve meyvecil hayvanlardır
(sarılgan kuyruklu bağırgan maymunlar gibi bazı cüce
memeliler). Bol yağış alan ekvator ormanlarının hayvan
topluluğu her şeyden önce yerleşiktir. Besin bolluğu,
yuvaların son derece çeşitli olması ve daha da önemlisi
Üçüncü Zaman`da iklimin değişmemiş olması nedeniyle,
bu ormanlarda çok eski kökenli pek çok hayvan tipi
yaşamış ve aşağı yukarı değişmeden, günümüze kadar
gelmişlerdir. Sözgelimi, gerçek bir canlı fosil sayılabilecek
olan peripatus bunlardan biridir.
Ayrıca, bu ormanlarda, hayvanların çevrelerindeki
nesnelerle benzeşerek saklanmalarını kolaylaştıran
pek çok renk benzeşmesi olgusuna rastlanır. Sözgelimi,
bazı hayvanlar yeşildir (kuşlardan çeşitli papağanlar,
meyvecil güvercinler, kolibrilerve bazı yılanlar); bir
bölümüyse çevrelerindeki yaprak, dal ya da liken gibi
cansız nesneleri andıran tam bir benzerleşme gösterir
(çeşitli böcekler ve kertenkeleler).
Tropikal orman. Tropikal orman, art arda kurak
mevsimleri yağış mevsimlerinin izlediği iklimlerde yeti
şir. Kurak mevsimde az ya da çok yapraksız, yağışlı
mevsimde yeşil olur. Bu ormanlarda hem odunsu bitkiler,
hem üstbitken bitkiler boldur.
Tropikal ormanlarda hayvanlar, kurak mevsimi genellikle
uyuşukluk içinde geçirir ya da göç ederler. Gü
ney Amerika`daki tropikal ormanlarda jaguarlar, keseliler,
tatular, tembelhayvanlar, yılanlar (bunların çıngı
raklı yılan gibi bir bölümü zehirlidir), bazıları çok küçük
olan, ama tümü gececi ve çoğunlukla gözalıcı renkte
çeşitli geko türleri yaşar.
Çok özgül bir başkatropikal orman tipi marıgrov`ardan
oluşur; Florida, Brezilya, Senegal ve Angola`da,
deniz kıyılarında ve denizkulaklarında yetişen mangrovlar,
yüksek sıcaklık isteyen, ama deniz suyundan
yararlandıkları için yağmur rejimine bağlı olmayan tuzcul
bitkilerden oluşur. Bazı karabataklar, balıkçıllar, balıkkartallarının
yanı sıra, mangrovlarda sürüngenler,
maymunlar ve bazı mangust türleri yaşar. Bu kara hayvanlarının
yanı sıra, yumuşakçalar, karındanbacaklılar,
kısa kuyruklu kabuklular ya da yengeçler gibi hiç değilse
belirli bir süre su dışında yaşayabilen çeşitli deniz
hayvanları da bulunur.
Sert yapraklılar ormanları. Kış mevsiminde yağmur
alan, yazları sıcak ve kurak geçen ılıman iklimlerde, ormanlar
sert yapraklı ağaçlardan oluşur. Bu tür ormana
Kaliforniya ve Meksika`da, okaliptüs cinsinden çalılıkların
baskın olduğu güney ve güneybatı Avustralya`da ve
Akdeniz havzasında raslanır: Akdeniz havzasında ço
ğunlukla, ormanın yerini çok yozlaşmış bir bitki örtüsü
olan maki ya da fundalıklar alır.
Sert yapraklı ormanların hayvan topluluğu, her şeyden
önce yaz kuraklığına dayanabilen hayvanlardan
oluşur: Böcekler (özellikle kınkanatlılar), kertenkeleler,
yılanlar ve kirpi, ada tavşanı gibi bazı memeliler. Yapraklarını döken ormanlar. Dünyanın bol yağışlı ve
yağışı eşit dağılışlı (yılda 750-1 500 mm), oldukça yumuşak
havalı ve düzgün mevsimli, yani yazları sıcak ve
nemli, kışları kurak ve oldukça soğuk bölgelerinde, ormanlar
yapraklarını döken ağaçlardan oluşur. Avrupa`da
bu ormanların başlıca ağaçları meşe türleri (ak
meşe, kara meşe, tüylü meşe, vb.) ve kayındır. Bütün
bu ağaçlar, kış mevsiminde yapraklarını dökerler. Ayrı
ca, meşeler arasında, asitli olmayan az ya da çok serin
topraklarda, yeryerdişbudak, ıhlamur, akçaağaç, karaağaç,
gürgen ve fındık ağaçları yeralır. Kireç bakımından
yoksul asitli topraklarda, kestane ağaçlarına da Taslanabilir.
Çit sarmaşığı, filbahri, şerbetçiotu (Kuzey
Amerika`da frenk asması) gibi bazı sarmaşık bitkiler,
ağaç gövdelerine dolanır; özellikle ışığın geniş ölçüde
geçmesine olanak veren meşeliklerde bol olurlar ve
birçoğu erken çiçek açar.
Yapraklarını döken ılıman bölge ormanlarında, belki
de yiyecek meyve bulunmadığından ağaççıl hayvanlar
çok azdır. Buna karşılık, bazı kemiricilere (tavşan, sincap)
ve birçok av hayvanına (dağkeçisi, geyik, yaban
domuzu), samur, kakum, kunduz ve ayıya (Kanada`da)
bol miktarda rastlanır.
Kozalaklı orman. Doğu Avrupa`nın iç bölümü, Sibirya,
Kuzey Amerika gibi kışları çok şiddetli, yıllık sıcaklık
farklılıkları çok yüksek olan sert kara iklimli ülkelerde,
kozalaklı ağaç ormanları ağır basar (bunlara Sibirya`da
taygadenir). Ağaçların kabukları kalın, gövdeleri bol re
çineli, tümü yaz-kış yapraklı (melez çamı dışında), yaprakları
dar ve sivridir (bu yüzden `iğne` diye adlandırı
lır). Söz konusu ağaçlar, bu özelliklerinden dolayı yerel kışın kuru soğuğuna dayanabilirler. Ormanaltı genellikle
yoksul ve toprak çıplaktır, yalnızca iğnelerin birikmesinden
oluşan bir örtüyle kaplıdır.
Bütün karaların en yaygın orman örtüsü taygadır (%
16,5). Tayganın ağaçları köknar (P/cea excelsa)ve huş
(Betula verrucosa) gibi en kuzeyde yetişen ağaçlardır;
bunlardan huş ağacı Norveç`te 59. enleme kadar yetişir
(bu enlem, en sıcak ayda aşağı yukarı 10 °C izoterm çizgisine
denk düşer). Sibirya`da72., Labrador`da 68. enleme
kadar raslanır.
Türkiye`deki çam ormanlarında olduğu gibi, bu ormanların
hayvan topluluğu çok zengindir: Kozalaklıların
tohumları, omurgalı ve omurgasız çeşitli hayvanlar
(sincap, kuşlar) için önemli bir besin kaynağıdır.
ORMANLARIN YARARLARI
Orman çok yararlı bir bitki topluluğudur: İşlenecek ya
da yakacak odundan, reçine ve meyvelerden oluşan
orman ürünleri, ekonomide çok büyük önem taşır. Öte
yandan, orman toprak aşınmasını önler, toprak kaymalarına,
çığlara ve rüzgâra engel olur, taşkın dönemlerinde
suların yükselmesini yavaşlatır.
Ormanların, çeşitli insan etkinlikleri nedeniyle yok
edilmesi, günümüzde büyük zararlara yolaçacak boyutlara
varmıştır. Bu zararlar çoğunlukla kentlerde hava
kirlenmesi biçiminde görülmektedir: Ormanlar ışılbire-
şim (fotosentez) yoluyla oksijen üretir, yani bir tür akci
ğer işlevi üstlenir ve modern toplumun bozduğu doğal
dengeyi, kısmen de olsa düzeltebilirler.
Ormanların çoğu, kereste ya da odun elde etmek,
kâğıt ve kâğıt üretimi için işletilir; ama ormandan, başka
ürünler de alınır. Bazı ormanlardan şekerli sıvı (Kanada`da Acer saccharum`dan akçaağaç şekeri) ve reçineler,
meyve ve taneler elde edilir. Bazı ormanlar kestanelik,
fıstıklık ve fındıklık biçiminde düzenlenmiştir.
En düzenli keresteler, tropikal ormanlardan elde
edilir. Çok değişik türlerden oluşan bu kerestelerin baş-
lıcaları arasında okume (ekvator Afrikası), akaju (Amerika),
tek (Çinhindi yarımadası), abanoz (Orta Afrika ve
Güney Asya), vb. Ayrıca tropikal ormanlardan, büyük
ölçüde hindistancevizi elde edilir; hindistancevizinin
yağı geniş çapta besin olarak lifleriyse örtü ve ip yapı
mında kullanılır.