ulke Yazıları
ulke

Ruanda

Orta Afrika`da, denize kıyısı bulunmayan devlet. Kuzeyde Uganda, doğuda Tanzanya, güneyde Burundi, batıda Zaire`yle sınırlanan, büyük ölçüde bir tarım ve hayvancılık toplumu olan Ruanda, Belçika`dan bağımsızlığını 1962`de elde etmiştir.
YÜZEYŞEKİLLERİ, İKLİM VE DOĞAL KAYNAKLAR Ekvatorun hemen güneyinde, Kongo ve Nil ırmakları­ nın akaçlama havzaları arasındaki su bölümü çizgisinin bir bölümünü oluşturan büyük Doğu Afrika yaylasında yeralan Ruanda`da, ortalama yükselti 1 525 m`nin üstündedir (en yüksek noktası, Zaire sınırındaki Virunga dağlarında bulunan Karlsimbi dağında 4 507 m`yi bulur). Yükseltinin iklimi yumuşattığı (ovalar dağlardan daha nemli ve sıcaktır) ülkede, yıllık sıcaklık ortalaması 19 °C dolayında, yıllık yağış ortalaması 1 143 mm (büyük bölümü şubat ve mayıs ayları .

“Orta Afrika`da, denize kıyısı bulunmayan devlet. Kuzeyde Uganda, doğuda Tanzanya, güneyde Burundi, batıda Zaire`yle sınırlanan, büyük ölçüde bir tarım ve hayvancılık toplumu olan Ruanda, “

Orta Afrika`da, denize kıyısı bulunmayan devlet.

Orta Afrika`da, denize kıyısı bulunmayan devlet. Kuzeyde Uganda, doğuda Tanzanya, güneyde Burundi, batıda Zaire`yle sınırlanan, büyük ölçüde bir tarım ve hayvancılık toplumu olan Ruanda, Belçika`dan bağımsızlığını 1962`de elde etmiştir.
YÜZEYŞEKİLLERİ, İKLİM VE DOĞAL KAYNAKLAR Ekvatorun hemen güneyinde, Kongo ve Nil ırmakları­ nın akaçlama havzaları arasındaki su bölümü çizgisinin bir bölümünü oluşturan büyük Doğu Afrika yaylasında yeralan Ruanda`da, ortalama yükselti 1 525 m`nin üstündedir (en yüksek noktası, Zaire sınırındaki Virunga dağlarında bulunan Karlsimbi dağında 4 507 m`yi bulur). Yükseltinin iklimi yumuşattığı (ovalar dağlardan daha nemli ve sıcaktır) ülkede, yıllık sıcaklık ortalaması 19 °C dolayında, yıllık yağış ortalaması 1 143 mm (büyük bölümü şubat ve mayıs ayları arası ile eylül ortası-kasım ayları arasında düşer) dolayındadır. Doğu sınırı boyunca, Kagera ırmağının büyük bölümünün aktığı ülkede, çok sayıda gölün en büyüğü olan kuzeybatı kesimindeki Kivu gölü, sularının fazlasını Tanganyika gölüne bo­ şaltır. Ulusal park olarak korumaya alınmış alanların ülke yüzölçümüne oranı, Ruanda`da öbür Afrika ülkelerindekinden daha yüksektir; yaban hayvanları Kagera Ulusal Parkı`nda ve Volcano Ulusal Parkı`nda (Afrika`nın ilk yaban hayvanı parkıdır) koruma altına alınmıştır. Kivu gölü yakınındaki doğal gaz yataklarının dünyanın en büyüklerinden olduğu sanılmakla birlikte, işletilmelerine yakın dönemde başlanmıştır. Ülkede ayrıca, küçük kasiterit beril, tungsten, vb. maden yatakları vardır. Topraklar alüvyonlu vadilerde ve yanardağ kökenli kuzeybatı kesimde çok verimlidir. Orta ovaların büyük bölümünü oluşturan dağlık bölgenin önemli bir kesiminde, ormanlar aşağı yukarı bütünüyle yok edilmiş ve savanalarla kaplanmıştır. Toprak aşınması ve aşırı hayvan otlatma, ciddi sorunlar yaratmaktadır. TOPLUM YAPISI Ruanda`nın üç büyük topluluğa ayrılan (Hutular, % 85; Tutsiler, % 14; Tvalar [Pigmenlerin bir kolu]) yerli nüfusu, Fransızca`nın yanı sıra resmî dil olan ortak dil Kinyarvanda`yı (Kirundi) konuşur ve pek çok kültür geleneğini paylaşırlar. Hayvancılığa dayalı feodal bir sistemde, savaşçılıkları sayesinde Tutsiler, çağlar boyunca Hutulara egemen olmayı başarmışlar, ama 1961 `de Tutsi monar­ şisinin yerini, Hutuların egmenliğinde bir yönetimin almasından sonra, Ruanda`nın yakın tarihi etnik çatışmalarla kana bulanmıştır. Günümüzde çoğu Tutsilerden bir milyonu aşkın Ruandalı, komşu ülkelerde, özellikle de Uganda, Tanzaniya, Burundi ve Zaire`de sürgünde yaşamaktadır. Eğitim, 7-15 yaş arası çocuklar için ücretsiz ve zorunludur. İlkokulların yaklaşık %80`i ve ortaöğretim kurumlarının çoğu, hıristiyan misyonerler tarafından yö­ netilmektedir. Yükseköğretim, Ruanda Ulusal Üniversitesi`nde (1963`te kurulmuştur) verilmektedir. Halkın yüzde 70`i katolik, geri kalanı geleneksel cancı dinlerdendir. Az sayıda müslüman ve protestan da vardır. Ruanda, kıta Afrika`sında nüfus yoğunluğu en yüksek ülkedir: 1989`da dünyanın en yüksek doğum oranı­ nın kaydedildiği ülkede, her kadına ortalama 8,5 çocuk düşmektedir. Köylülerin toprakları ölümlerinden sonra oğulları arasında paylaşıldığı için, ortalama toprak işletmesi büyüklüğü gün geçtikçe küçülmektedir (günü­ müzde ortalama 1 hektardan az). Yetersiz beslenme de, gün geçtikçe ciddileşen bir sorundur. Başkent Kigali dışında büyük kent bulunmayan ülkede, halkın çoğu köylerde yaşamaktadır. EKONOMİ Ruandalıların büyük bölümü, küçük tarlalarda ailelerinin gereksinmesini karşılayacak kadar tarım yapar (muz, tatlı patates, manyoka, sorgo ve fasulye) keçi, sı­ ğır, koyun, tavuk ve domuz yetiştirirler. Sığır sayısının çokluğu, ormanın yok edildiği yamaçlarda toprak aşınmasının artmasına yol açmıştır. Yeni bir besin kaynağı olarak balık yetiştiriciliği devlet tarafından desteklenmektedir. Genel olarak, ülkenin besin üretimi kendine yetmektedir; ama nüfusun artması kullanılabilir topraklar üstüne baskı yapmakta ve verimin azalmasına yol açmaktadır. Dışsatıma yönelik ürünlerin başlıcaları kahve, çay ve nezleotudur (böcek ilacı yapımında kullanılır). Denize kıyısı bulunmayan Ruanda`nın gelişmesini, yüzeyşekillerinin engebeliliği ve denize uzaklığı da engellemiştir. Besin sanayisi ve hafif tüketim eşyaları yapımı dışında, sanayi gelişmemiştir. Bir miktar kalay ve tungsten filizi dışsatımı yapılmaktadır. Genellikle dışalım dışsatımdan fazla olduğundan, ticaret bilançosu sü­ rekli açık vermekte ve Ruanda dış yardıma bağımlılıktan kurtulamamakta, turizm ve yurt dışında yaşayan Ruandalıların yolladıkları paralar, açığın ancak bir bölü­ münü kapatmaktadır. TARİH VE DEVLET YAPISI İlk olarak ormanlık alanlara Tvaların yerleştikleri günü­ müzdeki Ruanda topraklarında, XIV.-XVI. yy`lar arasında gelen, hayvancılıkla geçinen Tutsi azınlığının egemenliğinde bir krallık kurularak, iyice merkezleşmiş bir devlet haline geldi. VII.- X. yy`lar arasında ülkeye yerle­ şen Hutular, kendilerini korumaları ve sığırlarından yararlanmaları karşılığında, Tutsilerin üstünlüğünü kabul ettiler. İngiliz gezgini John Speke`in bölgeye ulaşmasından (1858) sonra, 1899-1916 arasında bir Alman himaye bölgesi olarak yönetilen ülke, Birinci Dünya Sava- şı`nın ardından, önce Milletler Cemiyeti mandası, sonra da BM yeddiemin toprağı olarak Ruanda-Urundi adıyla Belçika`nın yönetimine verildi. Belçikalılar sahip oldukları sığır sayısı 10`dan az olan Tutsiîeri Hutu sınıfına sokarak ve Hutulara Tutsilerin yönetiminde zorunlu çalış­ ma uygulaması getirerek, sınıf farklarını keskinleştirdiler. Ayrıca, 1950 yıllarının başına kadar, yalnızca Tutsilere öğrenim görme fırsatı sağladılar. Ama bu arada da, 1940 yıllarında, bağımsızlık istedikleri için pek çok Tutsi`yi sınır dışı ettiler. Yaklaşık otuz yıl boyunca ülkeyi Belçika`ya bağımlı olarak yöneten ılımlı kral V. Kigari`nin 1959`da ölmesinden sonra, Ruanda-Urundi`nin Şubat 1960`ta Belçika Kongosu`ndan ayrılmasını, ülkeye yerleşmiş Belçikalı sömürgecilerin desteğiyle Hutu çoğunluğunun yönetimi ele geçirmesi ve Tutsi monarşisine son vererek 1 Temmuz 1962`de cumhuriyetin ilan edilmesi izledi. Bunun ardından da, Urundi ayrı­ larak, Burundi adıyla bağımsızlığını ilan etti. Tutsilerin yarısından çoğunun 1959-1964 arasında ülkeden kaçmasının ardından, 1973`te yeni bir etnik çatışma dönemi sırasında, tuğgeneral Juvenal Habyarimana kansız bir darbeyle iktidarı ele geçirip, yeni bir Anayasa hazırlattı (bu anayasaya göre tek yasal parti Gelişme İçin Ulusal Devrimci Hareket Partisi`ydi [MRND]). Cumhurbaşkanı ve Millet Meclisi üyeleri 5 yıl için seçiliyorlardı. MRND başkanlığını (Nisan 1992`ye kadar) ve Silahlı Kuwetler başkomutanlığını da üstlenen Habyarimana, 1983`te ve 1988`de yeniden seçildi. Ekim 1990`da sürgündeki Tutsilerin Uganda`dan ülkeye girerek, Hutulara karşı saldırıya geçmeleri üstüne, olağanüstü hal ilan edilip, kanlı çarpışmalardan sonra, 1991`de bir ateşkes imzalanarak, Anayasa`da değişiklik yapıldı ve yürütme gücünün başbakanda olduğu çok partili bir sistem getirilerek, silahlı kuwetlerin siyasetle uğraşmaları yasaklandı. Çarpışmaların sürüp gitmesi üstüne yeni görüşmelere girişilirken, Nisan 1992`de geçici bir kabine kuruldu ve bakanlıkların çoğu muhalefet partilerine verildi; ama MRND, kilit bakanlıkları elinde tutmayı sürdürdü. Ülkenin nüfusunun zaten yüksek olduğu gerekçesiyle Ruandalı sürgünlerin geri dönmelerine uzun süre izin vermeyen hükümet, bütün Ruandalı sığınmacıların ülkeye geri dönmelerini ilke olarak kabul etti. Ruanda Yurtsever Cephesi (FPR) ile hükümet arasında Temmuz 1992`de bir ateşkes imzalanarak, çokpartili seçimler yapılacağı açıklandı.

Ruanda konusu nedir nerededir sorusuna cevap oldu mu ?
-