sehir Yazıları
sehir

Kütahya (kent)

Kütahya ilinin merkezi. Kütahya kenti, aynı adlı ovanın güneyinde bulunan Acem dağının (Yellice dağı da denir) eteklerinde kurulmuştur.
TARİH Kütahya`nın kuruluşu Eskiçağ`a kadar inerse de asıl önem kazanması Ortaçağ`da Bizans döneminde oldu. Bizanslılar, adı o dönemde Kotiaion olan kentin gerisindeki sarp tepeye, burçlarla korunan ve iki kat sur içinde bulunan bir şato yaptırdılar. Bu şato, daha sonra Germiyanoğulları ve Osmanlılar döneminde tahkim edilerek Kütahya kalesinin çekirdeğini oluşturdu. Anadolu Selçuklu devletinin kuruluşundan sonra Türklerin eline geçen, ama 20 yıl kadar sonra Haçlılar tarafından alınarak, BizanslIlara geri verilen Kütahya, 1182`de, yani Türklerin eline ilk geçişinden yaklaşık yüzyıl sonra Kı­ lıç Arslan II tarafından ikinci kez fethedildi. Selçuklu devletinin sonlarına doğru, .

“Kütahya ilinin merkezi. Kütahya kenti, aynı adlı ovanın güneyinde bulunan Acem dağının (Yellice dağı da denir) eteklerinde kurulmuştur.
TARİH Kütahya`nın kuruluşu Eskiçağ`a kadar “

Kütahya ilinin merkezi. Kütahya kenti, aynı adlı

Kütahya ilinin merkezi. Kütahya kenti, aynı adlı ovanın güneyinde bulunan Acem dağının (Yellice dağı da denir) eteklerinde kurulmuştur.
TARİH Kütahya`nın kuruluşu Eskiçağ`a kadar inerse de asıl önem kazanması Ortaçağ`da Bizans döneminde oldu. Bizanslılar, adı o dönemde Kotiaion olan kentin gerisindeki sarp tepeye, burçlarla korunan ve iki kat sur içinde bulunan bir şato yaptırdılar. Bu şato, daha sonra Germiyanoğulları ve Osmanlılar döneminde tahkim edilerek Kütahya kalesinin çekirdeğini oluşturdu. Anadolu Selçuklu devletinin kuruluşundan sonra Türklerin eline geçen, ama 20 yıl kadar sonra Haçlılar tarafından alınarak, BizanslIlara geri verilen Kütahya, 1182`de, yani Türklerin eline ilk geçişinden yaklaşık yüzyıl sonra Kı­ lıç Arslan II tarafından ikinci kez fethedildi. Selçuklu devletinin sonlarına doğru, Selçuklu şehzadeleri arasındaki taht çekişmeleri sırasında yeniden Bizanslılar ta rafından ele geçirilip, 1233`te üçüncü kez Türkler tarafından alındı. Selçuklu İmparatorluğu`nun parçalanmasından sonra Germiyanoğulları Beyliği`ne geçen ve beyliğin baş­ kenti olan Kütahya, Murat I döneminde Germiyanoğlu beyi Süleyman Şah`ın kızı Devlet Hatun Osmanlı şehzadesi Bayezit`le (Yıldırım) evlendirilince çeyiz olarak Osmanlılara verildi. Ankara Savaşı`ndan (1402) sonra, Karamanoğulları Beyliği`ne geçip, Murat II döneminde kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlı devletinin en büyük eyaletlerinden Anadolu eyaletinin merkezi olup (çeşitli şehzadeler, eyalette valilik yaptı­ lar), halı, seccade, deri ve çini işleriyle ün saldı. XVII. yy`da Celali ayaklanmalarından zarar görüp, daha sonra gelişmesini sürdürdü. XIX. yy`ın ilk yarısında kısa bir süre, Mısır valisi Mehmet Ali Paşa`nın oğlu İbrahim Paşa tarafından ele geçirildi ve iki taraf arasındaki antlaşma da Kütahya`da imzalandı (Kütahya Antlaşması). ^Tanzimat`tan sonra eyalet sistemi bırakılınca, merkezi Bursa olan Hüdavendigâr vilayetine bağlı sancağın (Kütahya sancağı) merkezi olan Kütahya`nın nüfusu, XIX. yy`ın sonlarında 30 000`i buldu. Ama döşenen demiryolunun Kütahya`ya uğramadan Alayunt`tan geç­ mesi ve kente yalnızca kısa bir kol uzatılması, gelişmesini yavaşlattı. İkinci Meşrutiyetin ilanından (1908) sonra bağımsız bir sancağın merkezi olan kent, 1921 `de Yunanlılar tarafından işgal edilip, büyük zarar görerek, on üç ay kadar sonra kurtarıldı. GÜNÜMÜZDE KÜTAHYA Cumhuriyet döneminde Kütahya-Balıkesir demiryolunun tamamlanması ve nitelikli karayollarının yapılmasıyla önemli bir kavşak noktası haline gelen Kütahya`nın, 1927`de 17 266 olan nüfusu, 1950`ye kadarfazla değişmedi (19 448). O tarihten sonraysa hızla gelişerek, 1985`te 100 000`i aştı (1 18 773); 1990 sayımında 1 30 944`e ulaştı. Eski çekirdeği Hisar tepesi ile Hıdırlık tepesi önünde olan Kütahya, günümüzde hem bir sanayi merkezi, hem de askerlik ve havacılık bakımından önemli bir merkez olarak gelişmesini sürdürmektedir.