tarih Yazıları
tarih

Almanya, tarih

Yaklaşık 2000 yıl boyunca iki önemli özellik Alman tarihine damgasını bastı. Birincisi, önemli siyasal, toplumsal ve dinsel farklılıkların Almanya`yı bölmesiydi. 1871`deki gecikmiş birleşmeden sonra bile, bu bölünmeler Almanya`nın tek bir ülke olarak düşünülüp düşünülemeyeceği konusunda sorulara yol açtı. İkinci önemli özellikse, Almanya`nın Orta Avrupa`nın ortasında yer alan açık coğrafi konumuydu. Doğal sınırları olmayan ve tarihinin büyük bir bölümünde kendisinden daha güçlü komşularına boyuneğmek zorunda kalan Almanya, sık sık savaşlara sahne oldu. Bu coğrafi konum, Almanları güvenlik sorununu hep düşünmek zorunda bıraktı. ESKİ ALMANYA İ.Ö. I. yy`ın sonlarında Romalılar ilk olarak Alman ülkesini ele geçirmeye çalıştıklarında, burada çeşitli Germen halklarının oturduğunu, sayılarının .

“Yaklaşık 2000 yıl boyunca iki önemli özellik Alman tarihine damgasını bastı. Birincisi, önemli siyasal, toplumsal ve dinsel farklılıkların Almanya`yı bölmesiydi. 1871`deki gecikmiş birleşmeden “

Yaklaşık 2000 yıl boyunca iki önemli özellik Alman

Yaklaşık 2000 yıl boyunca iki önemli özellik Alman tarihine damgasını bastı. Birincisi, önemli siyasal, toplumsal ve dinsel farklılıkların Almanya`yı bölmesiydi. 1871`deki gecikmiş birleşmeden sonra bile, bu bölünmeler Almanya`nın tek bir ülke olarak düşünülüp düşünülemeyeceği konusunda sorulara yol açtı. İkinci önemli özellikse, Almanya`nın Orta Avrupa`nın ortasında yer alan açık coğrafi konumuydu. Doğal sınırları olmayan ve tarihinin büyük bir bölümünde kendisinden daha güçlü komşularına boyuneğmek zorunda kalan Almanya, sık sık savaşlara sahne oldu. Bu coğrafi konum, Almanları güvenlik sorununu hep düşünmek zorunda bıraktı. ESKİ ALMANYA İ.Ö. I. yy`ın sonlarında Romalılar ilk olarak Alman ülkesini ele geçirmeye çalıştıklarında, burada çeşitli Germen halklarının oturduğunu, sayılarının 4 milyon kişi kadar olduklarını gördüler. Söz konusu halkların kökenleri hakkında doğru bilgi yoktur; ama İ.Ö. 1000 - İ.Ö. 100 arasında İskandinavya`dan Elbe ile Oder arasındaki bölgeye göç ettikleri ve buradaki Keltleri göçmek zorunda bıraktıkları sanılmaktadır. Bu eski Almanlar bölgeye fatihler olarak geldiler; ama kısa sürede çobanlık ve tarım işlerine giriştiler. Basit ahşap evleri köyler biçiminde bir araya gelmişti; bunların çevresindeki tarlalar ise ortak mülkiyetti ve birlikte işleniyordu. Halkların yönetimi ilkel, ama demokratikti. Bütün önemli kararlar, seçilmiş kralların geçici olarak bütün yetkiyi ellerinde tuttukları savaş dönemleri dışında, yapılan ortak toplantılarda alınırdı. Eski Almanlar bir dizi tanrı ve tanrıçaya taparlar, her şeye kadir ya da ebedi olduklarını düşündükleri için, onları yumuşatmak amacıyla insan, vb. kurbanlar verirlerdi. Romalıların gelmesinden önce de, sonra da, birçok Germen halkı Almanya`dan göçtü; bunun nedeni nüfus fazlası ve toprağın yetersizliğiydi. Bazı halkların bütünü, bazılarının ise büyük bölümü kendilerine yeni vatanlar buldular, Vizigotlar İspanya`ya, Vandallar Kuzey Afrika`ya, Angıllar ve Saksonlar ise İngiltere`ye yerleştiler. Tötonlar ve Kimberlergibi başkaları ise yenildiler ve yokedildiler. Bu nedenlegünümüzdeki Almanlar bu ilk halkların çok azından gelmektedirler. Romalılar Almanya`yı ele geçirmek için çok çaba harcamalarına karşın, sınırlı bir başarı sağlayabildiler. Almanlar topraklarını canla başla savundular. İ.S. 9`da Arminius`un yönetimindeki Alman birlikleri, Teutoburg ormanı savaşında üç Roma lejyonunu yok etti. Romalılar bunun öcünü aldılarsa da, ne Almanya`nın büyük bölümünde egemenliklerini pekiştirebildiler, ne de Elbe`nin Avrupa`daki en uç sınırları olmasını sağlayabildiler. Bunun yerine, Ren`den Tuna`ya kadar uzanan, `limes` adını verdikleri 480 km`lik tahkim edilmiş bir sınırın gerisine çekildiler. Yalnızca güneydoğu Almanya`nın küçük bir bölümünün Roma egemenliği altına girmiş olması olgusu uzun erimli etkiler yarattı. Almanya`nın büyük bölümü eski Yunan-Roma uygarlığının uygarlaştırıcı etkileriyle ya çok az tanıştı ya da hiç tanışamadı. Halk siyasal bakımdan yerel önderlere ve geleneklere bağlı kalmaya devam etti. Ve ortak yasaları, ortak yönetimi olan ortak bir devlete geçemedi. Üstelik, Romalılaşmış batı ile `barbar` doğu arasında bir farklılaşma oluştu; yüzyıllar boyunca bu ayrım kendisini çeşitli siyasal ve dinsel biçimlerde gösterdi. FRANK KRALLIĞI VE İMPARATORLUĞU (481-919) V. yy`da Germen halkları Roma İmparatorluğu`nu istila ederlerken, bunlardan Franklar, Kuzeybatı Almanya`dan çıkıp batıda Atlas okyanusundan doğuda Bavyera`ya ve Thüringen`e kadar olan bölgeyi denetimleri altına alıncaya kadar yayıldılar. Frankların ilk büyük önderi Clovis (yaklaşık 481-511 arasında hüküm sürmüştür), 751 `e kadar sürecek Merovenjler sülalesini kurdu. Fetihleri, kıyıcılığı ve entrikaları Hristiyanlığa geçişle birleştirerek imparatorluğunu sağlamlaştırdı. Hıristiyanlığa geçişin önemini hiç de küçümsememek gerekir; çünkü Hristiyan rahipler sınıfının önemli gücü sayesinde Clovis`in hükümdarlı lığını Galya`da (özellikle bugünkü Fransa ve Belçika) sağlamlaştırması oldukça kolaylaşmıştır. Clovis`in kendisi de Hristiyanlığı benimsedi ve gerek kendi, gerek ondan sonraki krallar, krallığın doğu uçlarındaki misyonerleri sürekli korudular. Böylece Frank Krallığı Romalı, Germen ve Hristiyan öğeleri birleştirmeye başladı; bu da, Ortaçağ Alman kültürünün temeli oldu. Charlemagne. Merovenj sülalesinin VIII. (yy`da çökmesi üstüne yetkiler krallık görevlerinin eline geçti; bunlardan Charles Martel, (yaklaşık 714-41), yeni bir Frank kralları sülalesi kurdu. Bu sülale adını, en büyük hükümdarı Charlemagne`dan (yaklaşık 768-814) aldı. Charlemagne, Almanya`da fetihlerini sürdürerek doğuda Bavyera`yı ve kuzeyde Saksonya`yı ele geçirdi. Özellikle savaşçılıklarıyla tanınan Saksonları, ölmekle Hıristiyan olmak arasında tercih yapmak zorunda bıraktı. Charlemagne ayrıca İspanya`da ve İtalya`da da fetihlerde bulundu. 800 yılının Noel`inde papanın elinden taç giydiğinde, Batı`da Roma İmparatorluğu`nu yeniden canlandıran kişi sayılıyordu. Ama Roma İmparatorluğu`nun yeniden kurulması gerçek olmaktan çok, sözde kaldı: Ekonomik parçalanma eski Roma fmparatorluğu`nun temelini yok ettiği için,bu kadar geniş bir alanda yeniden merkezîlbir devlet kurmak zordu. Nitekim, Charlemagne`ın `missi dominici` (kralın görevlisi) diye adlandırılan gezginci müfettişleri, yerel yöneticiler üstünde ancak çok sınırlı bir idari denetim sağlayabiliyorlardı. ’ İmparatorluğun böylece bir ölçüde yeniden kurulmasına ve siyasal düzenin yaygınlaşmasına, öğrenmeye ilginin artması eşlik etti, Karolenj Rönesansı diye adlandırılan bu dönemde, imparatorluktaki manastır okullarının eğitim standartlarını saptamak amacıyla Charlemagne, Almanya`nın kuzeybatı kesimindeki Aachen`da bulunan sarayına bütün Avrupa`dan öğrenciler getirtti. Bu öğrencilerin en önde geleni olan Alcuin, Charlemagne`ın sarayındaki okulda yöneticilik yapmak için İngiltere`den geldi. Alcuin`in Frank öğrencilerinden Einhard (yaklaşık 770-840), imparatorunun yaşam öyküsünü yazdı: Bu, söz konusu dönemle ilgili en önemli bilgi kaynağıdır. Öteki Karolenj öğrencileri de, klasik el yazmalarını daha modern bir yazı olan Karolenj küçük harflerine çektiler; böylece bu yapıtları daha sonraki kuşaklar için korumuş oldular (Bk. KAROLENJ SANATI VE MİMARLIĞI). İç savaş ve bölünme. Bu umut verici gelişmeler, Charlemagne`ın ölümünden sonra yavaşladı; hatta bazı durumlarda geriledi. Charlemagne`ın imparatorluğu, kişisel dehası sayesinde bütünlüğünü korumuştu; kaldı ki kendisi de, ölümünden sonra topraklarının, eski bir Germen geleneği uyarınca, vârisleri arasında paylaşılmasını istemişti. Ama bu istek, varisleri arasında yüzyıl süren iç savaşlara ve 870 yılında iki Frank krallığının, Batı Franklar, (Fransa) ve Doğu Franklar (Almanya) krallıklarının kurulmasına yolaçtı. Vikinglerin ve Hunların akınları o yıllardaki genel siyasal kargaşaya daha da karmaşıklaştırdı. Merkezi yönetim hiçbir şey yapamaz duruma geldi; hükümdarlıkta büyük toprak sahibi soylular yerel özerkliklerini ilan ettiler. Sınırlı bir yasa ve düzeni koruma aracı olarak feodalite, Almanya`nın büyük bölümüne yayıldı. ORTAÇAĞ ALMANYASI (911-1517) Doğu Frankların son Karolenj kralı Çocuk Louis`nin (yaklaşık 899-911) ölümünden sonra, Doğu Frank düklüklerinden yalnızca Lotharingia(Lorraine), Batı Frankların Karolenj Krallığı`nın yönetimine geçti. Bavyera, Franken, Saksonya ve Schwaben dükleri, önce Franken dükünü Konrad adıyla Almanya kralı seçtiler. Ama IX. yy`da, Hunlara karşı savunmalarını sağlayan Saksonya sarayına yöneldiler. Saksonya, Salii ve Hohenstaufen sülaleleri. İlk iki Sakson kralı Heinrich I ve oğlu Otto I, merkezi monarşinin gücünü yeniden sağlamayı başardılar. Hun saldırılarını durdurdular ve Alman topraklarını Doğu Avrupa`ya doğru genişlettiler; buna Drang Nach Osten (`Doğuya Doğru İlerleme`) adı verildi. Kiliseyle sıkı işbirliği yaparak etkili bir yönetim mekanizması kurdular ve hırslı rakipleri Alman düklerini denetim altına aldılar. Dükleri denetim altında tutmada aynı derecede önemli olan bir şey de, Sakson krallarının Kutsal Roma imparatoru olma iddialarıydı. Otto I 962 yılında Kutsal Roma İmparatorluğunu kurarak, hem papalığı güçlü bir müttefik olarak kazandı; hem de Kuzey İtalya`da yeni vergi kaynakları elde etti. Ama ondan sonra gelen krallar bu çıkarları korumak için çoğu zaman, ülkenin işleriyle uğraşacaklarına, İtalya`nın işleriyle uğraşmak zorunda kaldılar. XI. yy`ın başlarında Sakson hanedanı son

Almanya,tarih konusu nedir nerededir sorusuna cevap oldu mu ?
-